cahil olmalarından kaynaklanmaktadır. iki büyük yanılgıları vardır. olabildiği kadar özet ve sayılara boğmadan anlatayım:
1- döviz dış mihraklar sebebiyle yükseliyor: kardeşim, yılların yılı millet ev aldı, araba aldı, cep telefonu aldı, bilmem kaç yıl kredi ile aldı, akp'nin devasa projeler için kefil olduğu ve araç başı, hasta başı, kw başı para taahhüdüne girdiği firmalar bu işleri yapmak için milyarlarca dolar kredi kullandı... peki neden hiç merak etmedin bankaların bunca krediye nasıl para bulabildiğini? cahil olduğun için sanırsın ki mevduatlardan dağıtılıyor bunca para! hayır, türkiye'de iç tasarruf oranı son derece düşüktür; yani senin anlayacağın para yok. durum böyle olduğu için bankalar şunca krediyi dağıtabilmek için yurt dışından kredi kullanıyor. döviz olarak tabi... e bu borçlar ödenmeyecek mi? borcu borçla bir süre döndürürsün ama sonra böyle tıkanır.
2- türkiye'nin borcunun gsmh'ya oranı düşüktür: ekonomiyle biraz ilgilenmeye çalışan cahil yandaşlara yutturulan bir yalandır. işte "hollanda'nın borcu gsmh'sının şu kadar katı, bizimki o kadar değil" filan denir. aslında ilgili sayılar doğru. durum böyle olunca yandaş da sanır ki madem türkiye'nin fazla borcu yok ama döviz yükseliyor, o zaman dış mihraklar oyun oynuyordur!
mesele öyle değil yiğen!
borç/gsmh oranı hesaplarında alacaklar dikkate alınmaz. hollanda'nın borcu gsmh'sine oranlanır ama alacağı var mıdır, yok mudur hiç sayılmaz. durum şudur ki hollanda'nın borcundan çok daha fazla alacağı vardır. dolayısıyla söz konusu oran ne kadar yüksek olursa olsun hollanda'yı etkilemez. fakat türkiye'nin alacağı yok denecek kadar az...
şimdi anladın mı borç/gsmh hikayelerine neden kanmaman gerektiğini yiğen?