muzaffer kushan

entry25 galeri
    11.
  1. kesinlikle diyetisyen olmayan, kliniğine ya da sağlık(!) kampına onun şöhretine şöhret katmak amacı ile giden gazetecilere ' aman ha, sakın diyetisyen falan yazmayın!, ben cerrahım' diye tembih geçen sosyete doktoru.

    -mış,-muş lar bir yana, gözümle görüp bizzat şahit olduğum üzre, sahibi olduğu klinikte insanları gereken sağlık kontrollerinden geçirmeyen, giriş anında resepsiyonda bulunan 'banu' isimli bayan tarafından verilen anketvari ve üzerinde 'ailenizde kalp hastası var mı?' gibi soruları barındıran 2 sayfa kağıt hazırlatıp dağıttıran, bu kağıdı baz alarak sağlama amacı ile yeniden kontrol yapmayan insan kişisi.

    gelenlere nisbet yaparcasına, 'sizin gibi enayilerin ensesinden kazandığım paralardan aldım' dercesine evinin önünde sergilediği klasik arabaları bulunan, 'ben size değil, siz bana muhtaçsınız' modunda olup, gelen insanları her daim küçük düşürme politikası izleyen, kendi ağzından çıkan bir cümleye göre, daha uzun yıllar yaşayıp çeşitli nedenlerden ötürü kilo alan insanları sömürmeye devam edecektir.
    şu sıralar kliniği sınırları dahilinde kalbi duran 'dila'nın' ölümü ile ilgili açıklamalarını halk ile paylaşan, bundan sonra zor hayır eder denilesi varlık.

    çeşitli söylentilerin ve kulaktan dolma haberlerin yanı sıra, 'orada bulunup dila gibi bir sağlık(!) programına katılan, seni tanıyan insanları da mı kandıracaksın!?' diye sorulası, niye oradaki insanların çıkıp tek kelime etmediklerine şaşılası bir şaşkınlık geçirilmesine neden olan, burayı kapatırsanız ben dünyanın her yerinde iş bulurum diyebilecek kaabiliyete sahip insan.

    'herkese ayni diyeti mi uyguluyorsunuz?' sorusuna verebilecek mantıklı bir yanıtı olmadığından, bilmem nerden onaylı sağlık şeysi bu, dünyanın her yerinde geçerli diye kıytırık bir yanıtla halkın kafasını karıştıran, 130 kiloluk bir insanın da 80 kiloluk bir insanın da önüne ayni yemeği koyan, 'lan bunların metabolizması ayni mi!?' diye isyan ettiren cins.

    -adam 130 kilo, günde 1500 kalori alıyor, bunun bünye zaten oturduğu yerde bunu yakıyor, üstüne bir de 14 km yürüyor, al sana günde 1 kilo veriyor'

    -diğeri desen zaten 80 kilo.. e o da 1500 alıyor.. peki onun metabolizması aldığı bu kadar kalorinin ne kadarını yakıyor? sonra bir de 14 km yürüyor, ancak aldığı 1500 kaloriyi veriyor, sabah 8 de tartıya çıkıp; 'lan o kadar yürüdük, o kadar jimnastik yaptık, diyet dedikleri sağlıklı(!) şeyleri yedik, nasıl oldu da ben 200 gr. aldım laaaan!?!?!' diyor...
    bu kadarla da kalmıyor..

    vicdan azapları mı istersin, 'o kadar para verdik, zayıflamaya geldik, kilo alıyoruz!' diye bunalıma girenler mi istersin, sırf bu yüzden önüne konan yemeğin 'kafasına göre!' yarısı yemeler mi istersin, 'ekstra egzersiz yaparsam daha hızlı kilo veririm' diye düşünüp çift orman diye adlandırdıkları, 7 km lik ormanı günde 4 kez yürüyenler mi istersin, sabah tartıda zayıflamış görünmek için magnezyum içip tüm günü tuvalette geçirenler mi istersin de istersin...

    bunların kontrolünü yapamayan bir canlı işte.. tabi olayın gerçek yüzünü bilmeyenleri televizyona çıkıp; ' garsonlarım her yemek saati listelerle dolaşıp kimin yemek yemediğini tespit ediyor' diyerekten kandırıveriyot..

    garsonun umrunda mı? alan memnun satan memnun..

    yemek takaslarına ne yazık ki müdahale edemeyendir de ayni zamanda.. masa başında dönüp duran, 'yemeğini yemiyeceksen bana verir misin?' diye soran, sabah aldığı 200 gr. dan şikayetçi olan kişinin de; 'evet, zaten ben yemesem daha iyi' diyerek tabağını verdiği kişiler de mevcut bu sağlık(!) kampında..

    her koyun kendi bacağından.. dercesine 'siz bu kafayla zor kilo verirsiniz' diyen, 'e bunu bildiğimiz için sana geldik be adam' denilesi, televizyonlara çıkıp; 'önemli olan kafayı değiştirmek, diyet programını herkes verir' dedikten sonra insanları kafalarını değiştirmedikleri için azarlayan.. 'sen necisin burada? biz onca parayı sana niye veriyoruz?' denilesidir de ayni zamanda.

    tabii ki adam insanların beynini açıp içine 'yemek için yaşama, yaşamak için ye!' felsefesini sokamayacağından oraya giden insanların da çaba göstermeleri gerekmekte.. ancak insanlar buna dünden razı ki bir başkasına değil de sana gelmişler.. ticaretten azıcık burnunu çıkarıp ona muhtaç olan insanlara yardım elini uzatsa tam süper olacak denilesi..

    sonuç olarak insanları ayaklı para olarak gören, bir zamanlar yaptığı ismin meyvelerini yiyerek hala bugün karnını doyuran, yine bir zamanlar yaptığı ismin oltasına yakalanan ünlü simaların rabetiyle ününe daha da ün katan, bırak sen bu işi, git arabalarınla oyna denilesi, bir geç kızın hayatının sonlandığı mekanın işletmecisi olarak hafızalarda yer etmiş diyetisyen çakması.
    3 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük