şahsiyet sahibi olmak zordur. hayatını dengeler üzerine kurmak ve daha da zoru bu dengeleri muhafaza etmek durumundasınız. insanlararası ilişkilerin bu derece girift bir hale geldiği hiper modernite döneminde bu daha da zordur.
nitekim insan kaynaklı her söz, olay, durum, davranış vs. karşısında sizin fiiliniz(icrai veya ihmali) insanları hayatınızda konumlandırmanıza göre çeşitlenecektir. daha az insanla muhattap olan kişiler bunda çok zorlanmazlar. gel gelelim ki hayatın içinde birçok role sahip olan ve bu rollerin gereği çok geniş insan kitlesiyle muhattap olmak durumunda kalan kişilerin bu dengeyi tutturması da muhafaza etmesi de daha zordur.
bir örnek vermek gerekirse özellikle bir insanla bir kere iletişim kurma şansınız varsa ve bu iletişim esnasında da meramınızı açıkça ifade edecek bir yakınlığa sahip değilseniz; karşınızdaki insanın akıllı olup isteğinizi anlaması ve bu istek doğrultusunda bir tepkide bulunması (olumlu veya olumsuz) dışında bir çareniz kalmaz. zira attığınız fazladan bir adım isteğinizin olumsuz karşılanması durumunda şahsiyetinizin ezilmesine sebep olacakken attığınız eksik bir adım ise kişiliğinizin dışa vurumunu başarılı bir şekilde gerçekleştirememiş olma sonucunu doğurur ki kanaatimce bu daha büyük bir şahsiyet problemine yol açar.
velhasılı kelam şahsiyet sahibi olmak ve bunu devam ettirebilmek hayli zor, yorucu ve sürekli düşünme gerektiren bir iştir. bu yüzdendir ki insanlar şahsiyetsiz davranışlarda bulunmayı (çelişkili, abartılı, kimi zaman aşırı samimi, kimi zaman aşırı soğuk, kaba vs.) adetleştirip yaygın hale getirdiler. bu da bir toplumda insanın çöküşü anlamına gelmektedir.
allah azimüşan bizi şahsiyetli, akıllı kimselerle muhattap kılsın. lafın tamamı aptala söylenir. bizi islamın hakkını vermeye çalışarak şahsiyetini elde etmişlerle, lafa başlamadan hal ve hareketlerden dahi konuyu anlayanlarla beraber kılsın.
edit: bu yazıyı da yakın zamanda meramımı aslında bir adım fazlasını atarak ortaya koymama rağmen karşı tarafın anlayamaması üzerine yazdım.