Aslında iyi dost olan bu ikilinin ayrıldığı jenerik nokta, adalet ve özgürlük kavramlarına ulaşmadaki zıt fikirleridir.
Camus,“1.Mutlak özgürlük güçlü olana hükmetme hakkı verir. 2.Mutlak adalet tüm aykırılıkların bastırılmasıyla elde edilir, haliyle özgürlüğü tahrip eder.” derken; sartre, komünizm kazanımlarını tarif ederek, özetle "baskıları bertaraf ederek ve otonominin işçilere iadesiyle, komünizm her bir bireye maddi ihtiyaç (sıkıntısı) olmadan yaşama imkânı tanımaktadır ve böylece insanlara kendilerini gerçekleştirecekleri en iyi yolu seçmelerine olanak tanıyacaktır. Bu onları özgür kılacaktır ve bükülmez eşitliğin dolayımıyla adil olan da budur." Demektedir.