Öncelikle, karşı tarafın hareketlerine anlamsız bakışlar ve aptalca tepkiler vermek ile başlar. Sonrasında beynin ikna edilmesiyle, nöronlar bağlar ve ağlar kurarak sinapsisler ile ilgili tanımlamalar yaparlar. Sonra talamus harekete geçerek Bey'in sapi bölgesine bol miktarda dopamın ve seratonin basarlar. Böylece Beyin sapı ve nörotransmitter tarafından beslenir. Bu sinyaller ve kimyasallarda omur ilik,kan ve kaslara ulaşarak, mide bağırsak ve yutak bölgelerine baskı yaparlar. Kalp ise bu organların tepkisine göre Andrenalin fazlalığı sonucunda düzensiz bir şekilde atar. Çünkü bireyimiz düzenli nefes alamaz ve midesinde kasilan kaslar sonucunda kelebekler gibi hisseder. Ama iştah kesilir ve yutakta tıkanma meydana gelir. Sonrada kanda bulunan nörotransmitteri karşılayacak derecede oksijen veya hemoglobin olmadığı için kalp ve akciğer stresle mücadele etmeye çalışırken bağırsak bu duruma anlam getirmez ve sindirimi başlatır.
