(bkz: ömer lütfi akad) filmlerinde başlangıçta yönetmen olarak lütfi ömer akad diye yazsa da genel olarak kişilerin tanıdığı isim ömer lütfi akaddır. bu durum oldu olası enteresan gelmekte bana.
lütfi ömer akad ustasız bir üstaddır. türk sinemasının yeni gelişmeye başladığı bir dönemde sinemacılar dönemini başlatan yönetmen olarak anılsa da aslında muhsin ertuğrul sinemasından yani tiyatrocular dönemindeki sinemadan pek farkı yoktur. vurun kahpeye filmini genelde sinemacılar dönemi başlangıcı olarak alırlar. tabi yerinde bir tespit olabilir pek çoğu için ancak işin mutfağına girildiğinde aslında pek bir fark olmadığı görülür. dil ve sinemasal anlatım olarak fark yoktur, ancak bazı oyuncuların kökenleri değişmiştir, bunun sebebi ise yeni gerçekçiliği benimsediği kamera stüdyo/platolardan sokaklara çıkar bu durum sinemacılar döneminin işaretidir bir nevi.
akad'ın ideolojisi ;
sabit bir ideolojisi yoktur çeşitli filmlerine bakıldığında bu durum görülür, ömer seyfettinin eserlerinden sinemaya uyarladıklarında muhafazar kesimlere hitap ettiği görülürken karşıt görüşe sahip insanlar tarafından faşistlik derecesinde eleştirilmiştir. buna karşılık "gelin, düğün ve diyet" üçlemesinde de bu durumun tam tersini ele almış ve tarafsızlığını net bir şekilde ifade etmeye çalışmıştır. hudutların kanunu filmi ile fütüristik/devrimci bir ideoloji benimsenirken, gökçe çiçek filmi de o kadar gerici bir filmdir. akadın filmlerinde kesin yargılara varılmaz. sloganımsı tavrı ise tümüyle yadsır. sorunları ortaya koyar çözümü izleyene bırakır. bu filmler bu yüzden çok farklı okumalara açıktır.
akad'ın dili ;
akad'ın sinema dili kimse tarafından yadsınamayacak derecede saf ve durudur. gösterişten ve yapaylıktan tümüyle soyutlanmış bir dildir. düz bir anlatım tüm filmlerine egemendir. filmlerinin bir çoğunda alegorik anlatım ve geri dönüşler mevcuttur. orta seviye insanın anlayamayacağı bir şeyi izleyiciye sunmaz. bu da anlatımı basitleştirir.
kahramanların başkaldırıları bile başka olgularla desteklemeden bilinçli bir direnişe yöneltmeden verir. gerilimi kişiler arasındaki dramatik ilişkilerle yansıtmayı eğler tüm filmlerinde coşku ve dinamizm yoktur. sıradan olağan bir yaşamı kendi içindeki sessiz izleyeni edilgin olmaktan çıkartıp etkin bir konuma sokan doğal görünümüyle yansıtmayı amaçlar.
akad'ın biçimciliği ;
aslında lütfi ömer akad biçimci değildir ancak bir çok kişi tarafından biçimci damgası vurulur bunun sebebiyse akad sinemasının kendine özgü sadelik/duruluk sinemanın dilini geliştirecek ve zenginleştirecek atraksiyon ve optik oyunlardan arınmışlık olarak üretimidir. bu biçimci olmak ise evet lütfi ömer akad biçimcidir. akad tüm filmlerinde estetiği optik oyunlara zoomlara gerekli gereksiz kaydırmalara ya da buna benzer yapay ve zorlama ögelere yer vermeyen sadeliği ve gerçekçiliğinde yatar. ali gevgili buna "görkemli bir sadelik" der. ancak bunu ironi olarak alabiliriz, çünkü görkemli ve sade kelimelerini bir arada kullanmak bile insanı komik duruma düşürüyor. o dönemde türk sinemasının baş belası olan baş çekimlerini mümkün olduğunca kullanmamaya çalışan akad. ayrtılardan bütüne değil de derinlemesine sahnelerle bir bütünden ayrıntıları yakalamaya çalışmıştır.
akad'ın karakterleri ;
öncelikle tip ile karakter ayrımını bilmek lazım;
tipler halk için yapılan sinemada önemli yer tutar çünkü tipler kesin çizgilerle birbirinden ayrılırlar, iyi tip hiç kötülük barındırmaz, kötü tip ise hiç iyilik barındırmaz. tiplerin olduğu yerde de karakterler ve kahramanlar oluşmaz. özellikle üç kuşağın bir arada film izlediği dönemde tip olgusunu aşmak imkansızdır. çünkü insanların anlaşılmaz bulduğu şeyi izleme nezaketi yoktur.
geleneksel anlatının türk sinemasına kazandırdığı bu tek boyutlu feodal kültürün insan tanımları kişilerin ve kahramanların bu ikonografi içine sıkıştırılmasına neden olmuştur. halk için sinema yapıyoruz mantığının benimsenmesi adına başka çıkışta yoktur zaten.
akad ilk dönemlerinde bu tip kalıplarını aşamamış olsa da ve kahramanları türk sinemasına ilk kazandıran kendisi olmamış olsa da döneminde türk sinemasına kahramanları ve karakteri en iyi uyarlayan kişi olmayı başarmıştır.
"düğün, gelin ve diyet" üçlemesinde tek değil çok kahramanlı çok karakterli bir zenginlik sunar. yaşamdaki gerçekçiliği kişilerin yarattığı olaylarla değil de olayların gerektirdiği kişilerin seçimi ve dağılımı ile yakalar. kötüler de iyiler de farklı kutuplarda ödün vermez katılıkta değildir. filmlerinde kötü karakterlerin kaynağı çoğunlukla feodal anlayıştan, törelerden aile yapısının sert disiplininin uygulamasında taraf oluşlarından gelir. iyileri de tek boyutlu değil daha doğrusu bireysel özelliklerinden soyutlanıp kişiliksizleştirilmemiştir.
filmografisi :
vurun kahpeye 1948
lüküs hayat 1950
tahir ile zühre 1951
arzu ile kamber 1951
kanun namına 1952
ingiliz kemal 1952
altı ölü var 1953
katil 1953
çalsın sazlar oynasın kızlar 1953
bulgar sadik 1954
vahşi bir kız sevdim 1954
kardeş kurşunu 1954
görünmeyen adam istanbul'da 1954
meçhul kadın 1955
kalbimin şarkısı 1955
ak altın 1956
kara talih 1957
meyhanecinin kızı 1957
zümrüt 1958
ana kucağı 1958
yalnızlar rıhtımı 1959
cilali ibo'nun çilesi 1959
yangın var 1959
dişi kurt 1960
sessiz harp 1961
üç tekerlekli bisiklet 1962
tanrı'nın bağışı orman 1964
sırat köprüsü 1966
hudutların kanunu 1966
kızılırmak karakoyun 1967
ana 1967
kurbanlık katil 1967
vesikalı yarim 1968
kader böyle istedi 1968
seninle ölmek istiyorum 1969 (renkli)
bir teselli ver 1971
mahşere kadar 1971
vahşi çiçek 1971
yaralı kurt 1972
gökçe çiçek 1973
gelin 1973
düğün 1974
diyet 1975
esir hayat 1974
tv filmleri :
diyet 1975
ferman 1975
pembe incili kaftan 1975
topuz 1975
çekiç ve titreşim 1979
emekli başkan 1979
ısı 1979
kuma 1979
belgeselleri :
tanrı'nın bağışı orman(1963), bir gazetenin hikayesi, üvilever, ormancılığımızda dün ve bugün, ormanları koruma, ormanların ekonomik değerleri, orman yetiştirme ağaçlandırma, orman ve köy ilişkileri, orman endüstrisi, ormanın ruhsal sağlıkla ilgisi, ıstanbul(1990)