seçimleri zerre kadar etkileyeceğini düşünmüyorum. bizim milletimiz yolsuzluk üzere yaşadığı için yolsuzluklar fazla rahatsız etmez umumu. çünkü akp her kesimi kendi beklentisi kadar mutlu etmeyi çok iyi biliyor.
gecekondu'da kaçak oturarak, kaçak elektrik kullanan vatadanşa,elektrik faturası göndermiyor. kaçak eletrik tespit edilebilir insanların faturalarına eklemlendiriliyor. bu kesimin kömürünü karşılıyor, senelik pirinç, bulgur, makarna ihtiyacını karşılıyor. bu mutluluk onlara akp'ye oy atmaları için yetiyor.
elit islâmcı kesim yarattığı için, o kesim çevresinde kümelenenler ve dolayısıyla bu kesimden para kazananların standartları her geçen gün yükseliyor. akp'ye oy veren herkes türbanlı, sakallı falan değil. çeşitli ihale kayırmalarıyla semirtilen dinci kurum ve holdinglerde çalışan, halinden memnun olan kimselerin standartlarını sürdürme hayali ve isteği akp'ye oy atmaları için yetiyor.
cemaatlere de altın tepside nimet sunuyor. daha önce kolay kolay adım atamadıkları, kimi devlet ve çeşitli bakanlık kadrolarına cemaat orijinli insanları dolduruyor ve bürokratik köşe başlarının cemaatler tarafından tutulması, yukarıda anılan elit islamcı kesmin çıkar döngüsünde sekte oluşmaması işlevini görüyor. bu da cemaatlerin akp'ye oy atmaları için yetiyor.
ayrıca özellikle avrupa birliği vizyonu ile çeşitli azınlıklar üzerinden siyaset geliştirerek, etnik kimliklere de oynamayı bildikleri için sorun yaşamıyorlar. azınlık hakları ve yabancı vakıflar konusunda yapılan kanuni düzenlemeler, etnik unsurların akp'ye oy atmaları için yetiyor.
bu dört unsuru birleştirdiğinizde ortaya çıkan kümülatif toplam direk maddi menfaat ilişkisi bağı söz konusu olduğu için bu ve benzeri davaları önemsemez. isterse gemiler gemicikler o paralarla alınsın ve bu durum ortaya çıksın yine de önemsemezler.
bu anlamda deniz feneri davası sümen altı edilecek, sümen altı edilmese bile nihai sonuçları değiştirmeyecek çok vahim ancak türkiye gerçekleri için basit bir davadır.