Macar asıllı ünlü müsteşrik Yahudi Ignaz Goldziher de Ebû Hureyre 'nin hadis uydurduğunu ve bunda hayli ileri gittiğini ileri sürmüştür. Böyle bir tenkid tümüyle bâtıldır, geçersizdir ve hiçbir haklı tarafi yoktur.
Buhâri'nin söylediği gibi Ebû Hureyre 'den sekiz yüz âlim hadis rivâyet etmiştir. O, sahâbe ve muhaddisler nazarında son derece güvenilir yüce bir şahsiyettir. ibn Ömer şöyle demiştir: “Ebu Hureyre benden daha hayrlı ve naklettiğini daha iyi bilendir." Cennet'le müjdelenenlerden biri olan Talha b. Ubeydullah da:
"Şüphe yok ki Ebû Hureyre Hz. Peygamber (s.a.s)'den bizim işitmediğimiz hadisleri işitmiştir."
demiştir (el-Hâkim en-Nisâbûrî, a.g.e, III, 511, 512). Mervan'ın sekreteri Ebû Zuayzia da Ebû Hureyre 'nin hadis rivâyetinde ne derece güçlü olduğunu gösteren şu haberi nakleder:
"Mervan, Ebû Hureyre 'yi Saray'da hadis rivâyet etmek için dâvet etmişti. Mervan beni divanın arkasına oturtmuştu ve ben de Ebû Hureyre 'nin naklettiklerini gizlice yazıyordum. Ertesi yıl yine onu dâvet etti ve ondan hadis rivâyet etmesini istedi. Bana da bir yıl önceki yazdıklarımdan takip etmemi tenbih etti. Neticede, onun bir tek kelime bile değişiklik yapmadan rivâyet ettiğini gördüm." (ibn Kesir, a.g.e., III, 106; M. Ebû Zehv, a.g.e., 162-164).
Ebû Hureyre’nin (r.a.) çok hadîs rivayet etmesinde hangi âmiller rol oynadı?
Hiç şüphesiz, Ebû Hureyre’nin (r.a.) diğer sahabilere nispetle Allah Resûlü’nden (s.a.s.) çok hadîs rivayet etmesinde önemli rol oynayan âmiller vardır. Bu âmiller bize, onun hem maddî hem de manevî olarak böylesi ağır bir sorumluluğu yüklenmeye hazır olduğunu ve Allah Resûlü (s.a.s)’ın hadîslerini istikbale taşıma konusunda ne kadar kararlı olduğunu göstermektedir. Bunları şöyle açıklamak mümkündür:
1. Hz. Peygamber’le (s.a.s.) Sürekli Birlikte Olması
Ebû Hureyre (r.a.), Medine’ye hicret ettiği andan itibaren Resûlü Ekrem’in (s.a.s.) yanından ayrılmamış; büyük bir iştiyakla ilâhî feyzinden istifade edip hadîslerini hıfzetme konusunda özel bir gayret göstermiştir. Diğer sahabiler çoğu kez günlük meşguliyetleriyle uğraşırken, o, Hz. Peygamber’i (s.a.s.) takip ederek onların bulunmadığı meclislerde bulunmuş, onların duymadığı hadîsleri ezberlemiş, ilmi gizlemeyip başkalarına tebliğ görevini (Bakara sûresi, 2/159; Buhârî, Hacc 131; Tirmizî, ilim 3) layıkıyla yerine getirmiştir. Resûlüllah’a en yakın iki sahabiden Hz. Ebû Bekir (ra)’in Sunh denilen yerde oturduğu ve oradan Mescid-i Nebevî’ye gelip gittiği (Buhârî, Cenâiz 3; Megâzî 84), Hz. Ömer (ra)’in de ancak gün aşırı Mescid’e gelebildiği (Buhârî, ilim 25; ibn Hanbel, 1/33) göz önüne alındığında, Allah Resûlü’yle (s.a.s.) mülâzemetin Ebu Hureyre’ye ne büyük bir avantaj kazandırdığı anlaşılmaktadır.
Yine Ömer (r.a.), rivayetleri tahkîk ederken, ‘çarşı-pazarda ticaretle uğraşmanın bazı hadîsleri kaçırmasına neden olduğunu’ bizzat ifade etmiştir. (Buhârî, Büyû’ 9) Abdullah b. Ömer, Talha ve Ebû Eyyüb el-Ensârî (r.anhum) gibi sahabiler de, Ebû Hureyre’nin (r.a.) kendilerinden daha çok hadîs rivayet etmesinde, onun Hz. Peygamber’le (s.a.s.) olan beraberliğinin önemli rolü olduğunu belirtmişlerdir. (Tirmizî, Menâkıb 46).