ordular otuz yıl savaşlarında çarpışadursun, gözlerini tuna nehrinin mavi sularına dikmiş yirmi üç yaşında genç bir subay, rene descartes kendi kendine şöyle düşünüyor: evet, insanın amacı mutluluğa erişmektir. mutluluğumuzu sağlamak içinse aklımızı kullanmamız gerekir. iyi ama, bu aklı bu amaca erişebilecek bir güçle
nasıl işletmeli? aklımız pek dağınık. aristoteles mantığı onu gereği gibi çalıştırmamıza yetmiyor. aklımızı işletmek
için yeni bir metot bulmalıyız. bu metot, matematik metodu olmalıdır. bir düşünceyi bu metotla bölüp parçalayarak
o düşünceyi meydana getiren ana düşünceleri bulup ayırmak, sonra bu ana düşünceleri birleştirerek o düşünceyi
yeniden kurmak (analitik geometri)... insanların bütün düşünceleri birbirlerine bağlıdır, birbirinden çıkar, başka bir
deyişle, bir düşünceyi doğuran başka bir düşüncedir. şu halde, sırayı titizlikle kovalarsam, doğru olmayan bir
düşünceyi doğru sanmaktan sakınabilirsem (başka bir deyişle, düşünce zincirinin arasına yanlış bir düşünce
karıştırmazsam), ne kadar gizli olursa olsun sonunda bulamayacağım hiçbir bilgi kalmayacaktır.
kesin olan tek şey var: bir şeyin doğruluğundan şüphe etmek... şüphe etmek, düşünmektir. şu halde düşünmekte
olduğum şüphesiz. düşünmekse var olmaktır. şu halde var olduğum da şüphesizdir. işte bilgim: ben varım. şimdi
bütün öteki bilgileri bu sağlam bilgimden çıkarmalıyım.
işte descartes'ı yeniçağ felsefesinin kurucusu yapan metot, bu metottur.
kesin olan tek şey ve tanım : şüphe ederek düşünen bir insan vardır. Yani düşünüyorum öyleyse varım
descartes, bu metotla düşünerek, şu sonuçlara varıyor: varlığımın amacı ne?.. mutluluk. mutluluğu elde etmek
için iyi yaşamamız gerek. şu halde iyi yaşamanın bilgilerini elde etmeliyiz. bu bilgileri bize felsefe verecektir.
felsefeye başlamak içinse hayatımızın işlerini düzenleyen bir töre (ahlak) edinmeliyiz. şu halde önceden birkaç
iğreti ilke koyarak yaşamamızı düzenleyelim, sonra da bu düzen içinde asıl töreye, asıl mutluluğa, asıl ilkelere
erişelim.
descartes, iyi yaşamak için gereken erdemin geçici ilkelerini metot üstüne konuşma adlı ünlü yapıtının üçüncü
bölümünde veriyor:
1- dine, kanunlara, göreneklere, akıllı insanların uyguladıkları aşırılıktan uzak ölçülere uygun olarak
yaşamak.
2- işlerimde kanılara varmak ve vardığım bu kanıların üstünde titizlikle direnmek (başka bir deyişle, artık bu
kanılardan kuşkulanmamak ve bu kanıları değiştirmemek).
3- düşüncelerimden başka hiçbir şeyin elimde olmadığını bilerek dünyanın düzeninden çok kendi
isteklerimi değiştirmeye ve talihten çok kendimi yenmeye çalışmak.
4- yaptığım işi başkalarının yaptıkları işlerle ölçerek değerlendirmek (başka bir deyişle, yaptığım işin
analitik geometri metoduyla aklımı işletmek işinin yapabileceğim en iyi iş olduğuna inanmak).