insanda zaman şuurunu; günlerin sayısı değil, onları dolduran vak'a, düşünce ve duyguların zenginlik derecesi tayin ediyor. hele benim o zamanki halim gibi ruh ve bedenin sayılı istihalelerinden birine rastlayan devirlerde öyle geceler ve günler var ki, bizde bir saatinden öbür saatine geçinceye kadar ölçülmez zamanlar sarfetmişiz gibi bir hâtıra bırakırlar.
babamla annemin kilise sokağındaki evimde geçirdikleri bu kırk gün bana şimdi kırk ay kadar uzun görünmektedir. kâh sokakta manasız gündelik işlerle, kâh evde onlarla meşgul olarak geçirdiğim zamanın görünüşte fazla bir hususiyeti yoktu. fakat hakikatte bu saatlerin tayinine muktedir olmadığım bir garip madde ile dopdolu bulunduğu şüphesizdi.