kabus... ama gerçek olacakmış gibi bir his var içimde. tam bir haftadır aynı amansız senaryo peşimi bırakmıyor bir türlü, görüyorum... ansızın yataktan fırlıyorum. sırtımdan soğuk ter damlaları baksırıma çağlayan olup akıyor. baksırın arka kısmı ıslak ıslak...
aslında türk takımı maça iyi başlıyor. sağlı sollu ataklarla oyunu forse ediyor ilk onbeş dakikalık bölümde. sonra servet gereksiz bir faul yüzünden sarı kart görüyor. takımımız baskılı oynamaya devam ederken bir kontra top... ve servet ikinci sarı kartı alıyor. türk milli takımı on kişi. dakika 29.
sonra parametreler tersine dönüyor. ermeni takımı kedinin fareyle oynadığı gibi oynamaya başlıyor türk takımıyla. ardı ardına iki gol görüyor volkan kalesinde. herkes birbirine kızıyor, volkan sinirli, hatlar arasında kopukluklar moralman çöküntü, ermeni taraftarlar çıldırmış... ambiyansı anlatabilecek kelimeler türkçe'de mevut değil. ilk yarı bu skorla sona eriyor.
ikinci yarıda oyuna oyuncu değişiklikleri ile başlıyoruz. kan değişikliği de yaramıyor, aşı tutmuyor. servet'in hatasının faturası ağır oluyor. ortaya konulan futbol vasatın üzerine çıkamıyor. ermeni orta sahası, oyuncularımızı kısa paslarla ayağa oynayarak yoruyor. resmen harakiri yapıyor bizim çocuklar. ermeniler amiyane tabirle veriyorlar ayarı, veriyorlar küsküğü, kütürdetiyorlar kaseyi, salıyorlar kobrayı, parçalıyorlar cıvırı, koyuyorlar çocuğu. kontraktan bir gol daha buluyorlar...
derken ben sıçrayarak uyanıyorum. şakaklarımdaki, alnımdaki damarlar kocaman olmuş, yırtılacak gibi zonkluyor. bu kabus beş gün boyunca her gece beni yokluyor. eğer bu bir tesadüf değilse ki olamaz a milli futbol takımımız ermenistan takımı karşısında hezimete uğrayacak gibi duruyor.