martin heidegger

entry149 galeri video3 ses1
    119.
  1. Heidegger oldukça ayrıntılı, kritik ve derin düşünen (her filozofta olduğu gibi, tüm yanlışlarına rağmen ve tüm doğrularına atfen, evet, Heidegger bence çağımızın önemli bir filozofudur.) bir filozofun, aynı zamanda Nazizm gibi bir ideolojiye gönülden bağlı olmasını hala anlayabilmiş değilim. Belki de bu anlamaktan acizlik, kişisel anlamda belli bir filozof ve deha karakteri kavramımızın dayattığı değerler ve varsayımlardan kaynaklanmaktadır. Kuşkusuz bu bağlılık, temelde düşüncelerde anlatım bulan zamanın ruhu denen şeyle ilgili olduğu denli, bence, kişisel nitelikte, psikolojik ve patolojik kökenli duygusal saplantılarla veya takıntılarla da ilgilidir.Bu durumu, tıpkı Newton gibi keskin ve analitik bir zekaya sahip büyük bir dehanın, aynı zamanda, bilimsellikten ve kavramdan yoksun, çağının çok gerisinde olan bir düşüncenin ürünü olan simya ve büyüye kendini adamış olması gibi patolojik bir vaka (bazı biyografi yazarları, konunun uzmanlarının yardımıyla, Newton'ın bu birbirine zıt düşünce biçimlerine sahip oluşunu, otizm spektrum bozukluklarından Asperger Sendromu'na bağlamaktadır.) olarak değerlendirmek mümkün olduğu gibi, psikolojik bir vaka olarak da değerlendirmek mümkündür. Kuşkusuz her dehanın, en temelde bir insan olmasından ötürü, çeşitli zaafları ve kusurları vardır ki, yapılması gereken, bunlar üzerinden onları yargılamak, aşağılamak ya da daha da kötüsü ortaya koyduğu tüm entelektüel müktesebatı, düşünce ve eserlerini yine bunlardan yola çıkarak etiketlemek ve ''hiç'' görmek değil, SADECE ANLAMAK olmalıdır. Bu anlama faaliyeti, çeşitli tarihsel belgelerle dönemin ruhuna dair bir malumat edinmeyi gerektirdiği gibi, inceleme konusu edinilen kişinin, olağan yaşantısında sergilediği ''hallerinden'' yola çıkarak edinilecek olan, genel psikolojik durumu ve varlığı hakkında da kesin ve eksiksiz bir bilgiyi gerektirmektedir.

    Spinoza'nın veciz deyişini alıntılayarak yazıya son veriyorum: Önemli olan yargılamak değil; anlamaktır.
    5 ...