Öğrencilik döneminde Erdoğan'ın "Her üniversite mezunu iş bulacak diye bir kural yok." Sözünü duymak ve içselleştirmek. Zira Çanakkale'de yükseköğretim 1. Sınıftayken, anneme bile söylemiştim telefonda: "Anne, başbakan böyle söylüyor; Mezun olunca işsiz kalacağımız belli bir şey; O yüzden boşuna umutlanma." Demiştim. Ve öyle de oldu. Çünkü o zamandan tarikatçılara ne kadar ayrıcalık tanıdıklarını ve bizi nasıl 2. Plana attıklarını görüyordum. Sınıftaki türbanlı ve cemaatçi kıza (cemaat yurdunda kaldığını kendi söylemişti. Oradan biliyorduk cemaatçi olduğunu) özel ilgi gösteren, sorularını özenle cevaplayan hocamızın, biz bir şey soracağımız zaman fersah fersah kaçtığını, nasıl ayrımcılık yaptığını gördüm ve yaşadım. O zamandan sonra da kendimi sadece orayla sınırlandırmamam gerektiğini anladım ve zamanımı kütüphanede veya şehirdeki; konferans, seminer, söyleşi, sempozyum vb. etkinliklerde değerlendirmeye çalıştım. Şehirdeki akademik ve kültürel etkinlikleri mümkün olduğunca takip etmeye ve katılım sağlamaya özen gösterdim. Bu arada tabi ki öğrencilik hayatım boyunca bana çok şey öğreten, çok iyi hocalar ile de karşlaştım. öğrenciler arasında ayrım yapmayan, karakterli hocaları tenzih ediyorum; Ama tarikatçıları el üstünde tutan o hocanın da yanına kalmaz umarım bu yaptıkları. En ilginci de o zamanın tarikatçılarının şimdi akpli takılması. Yarın birgün akp demode olsa, o zaman da chp'li takılır bunlar büyük olasılıkla. Bu kadar da karaktersizlik olmaz. Ülkenin geleceğini, yağmur nereden yağarsa tarlasını oraya çeken karaktersizlere emanet etmemeli bu halk. Ne olursa olsun, bir insan makam mevki için döneklik yapmamalı. Onlar gibi olacağıma, gerekirse işsiz kalırım; Ama onurlu yaşarım daha iyi.