''Yeraltı, hem kavram hem de olgu olarak yerüstündekileri ürkütür. Çünkü yeraltı, öncelikle ölüm demektir, Hades'in mekânıdır. ikinci olarak, belli bir belirsizlik ve farklı yaşam türleri anlamına gelir ve modern dünyada kaçınılmaz bir ötekileştirmenin de mekanına dönüşür. Son olarak, yeraltı, çoğu durumda toplumsal bilinçaltının yerini alan bir yapıdır; sanki yerüstünde yaşayan insanlar, uzaklaşmak ve kendilerinden uzaklaştırmak istedikleri her şeyi yeraltına gönderiyor gibidir. Böylece, bireyin bilinçaltıyla kurduğu endişeli ilişkiye benzer biçimde, kent toplumu da kentin altıyla kaygı dolu bir ilişki kurar.'' (kaynak: uğur kutay - birgün gazetesi)