bülent arınç meclis başkanıyken laikliğin yeniden tanımlansını istiyordu. mevcut dna'ların yerine istenen dna'ların yerleştirilmesi işte böyle başlar. sonunda 'ulan 70 yıldır biz laikliği yanlış biliyormuşuz be' diye diye kafayı yersin.
biri çıkar, 'ama bu da benim atatürk'üm' diyerek bir belgesel çeker. o güne kadar çelik iradeli, yüksek karakterli, düşmanına bile şevkat gösteren, onurunu, kendi onuru kabul eden bir adam olarak bildiğin atatürk için belgeseli izledikten sonra, 'vaybee gördün mü lan bizim mustafa'yı? ne alavere ne dalavere çevirmiş meğerse? az yere bakan, yürek yakan adam değilmiş ha. yalnız kalınca ağlayıp, zırlıyormuş. gitti lan bütün karizma' demeye başlarsın.
babaannesini yunan'ın tecavüzünden kurtardığı yeni yetme kız, 'ben atatürk'ü değil, humeyni'yi seviyorum' der. gıkını çıkaramazsın. aklına filmdeki atatürk gelir. onun bunun peşinden koşan, parasını kadınlara yediren...
ab'nin maydanozları ağızlarını açar, 'atatürk resimlerini devlet dairelerinden kaldırın. yoksa sizi ab'ye almayız' der, başını sallarsın. 'sanane ulan onun bunun çocuğu. atatürk senin validenin elini mi öptü?' diye soramazsın. allah muhafaza 'faşist' derler. 'darbeci' derler. ya da utanmaz manyağın teki, 'ergenekoncu,' der, uğraşırsın.
bu değerleri birden bire yıkarsan, halk ayaklanır ve bütün planlar suya düşer. onun yerine sessiz ve derinden gideceksin. yavaş yavaş, sindire sindire... sabırlı olacaksın. öncelikle her dediğine 'evet' diyen bir hükümet bulacaksın. atatürkle geçmişten kalan kuyruk acısı olan bir cemaatin müritlerini de devletin içine taşeron tetikçi olarak yerleştirdin mi, işlem tamamdır. yalnız küçük bir pürüz var. türkiye'de bu gücü engelleyecek ya da sorun çıkarabilecek tek bir kurum var. o da asker. peki asker, ayak altından nasıl çekilir? rezil rüsva edilerek. milletin askerlik kurumuna olan saygısı iki paralık edilerek.
şimdi bu adam iskipli atıf ile ilgili ne demiş
Bu faydasız tartışmalara Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Arınç da çanak tuttu.
AKP’nin 2 numaralı ismi olan Sayın Arınç, Dersim olaylarından bahsederken ortaya iskilipli Atıf Hoca’nın ismini de attı. (iskilip, Çorum’un bir ilçesidir.)
1926 yılında vatana ihanetten idam edilen Atıf Hoca’nın, bugünkü adı Tunceli olan Dersim ’le hiçbir ilgisi yok ama Bülent Arınç, lafı evirip çevirip iskilipli Atıf Hoca ’ya getirerek şöyle dedi:
“... Ve Türkiye sadece Dersim’i değil, merhum iskilipli Atıf Hoca’yı da konuşmalıdır. iskilipli Atıf Hoca olayı, üzerinde durulması gereken bir konudur. Atıf Hoca’nın neyle suçlandığını, niçin idama mahkûm edildiğini ve ona yapılan zulmü Türkiye’nin artık konuşması lazım!”
Eee... Konuştuk diyelim...
1926 yılındaki bu olayın, 85 yıl sonra gündeme getirilmesinin ne anlamı var? Bunun ne faydası olacak?
Anlamak zor ama Sayın Arınç bunda bir fayda umuyor demek ki..
01 Mayıs 2009 günü Başbakan tarafından açıklanan yeni kabinede Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak yer alan Bülent Arınçbugün tarihi bir söz söyledi: ''Adım farklı olsa heykelim dikilirdi"
Yani: Ben dedemin torunuyum...
Tarih: 23 Aralık 1930
Yer: Menemen, izmir
Kubilay'ın başı, Girit'teki kamplarda ingiliz ve Yunan subayları tarafından eğitilen, Bedrani tarikatının başı olan haçlı uşağı bir mürteci (gerici) tarafından kör bir bağ testeresi ile kesiliyor...
Bu haçlı şeyhi Derviş Mehmet'tir. Manisa'yı Yunan'a satan ve 9 Eylül 1922 sabahı Yunanistan'a kaçan Manisa Valisi Hüsnü Efendi'nin -ki sonra Hüsnüyadis adını almıştır- kuzeni...
Peki bu kişilerin Bülent Arınç ile ilişkisi mi ne?
Çok küçük bir ayrıntı: Derviş Mehmet, Bülent Arınç'ın öz mü öz dedesidir.
Bu ülke böyle ilginç bir ülke. Bir yanda Cumhuriyet Şehitleri Anma Haftası'nı düzenliyoruz, öte yandan şehitlerimizi katleden adamların torunlarını en tepemize çıkarıyoruz!
Ancak Bülent Arınç yalnız değildir. O katliamı yapan ve sonra asılan 187 hainin torunlarının tamamı bugün ekonomi, iş dünyası ve siyasetin en üst mertebelerinde oturmaktadır.
Selam sana Türk çocuğu! Aklını başına al, seçtiklerinin kim olduğunu iyi tanı!
Bu ülkeyi paramparça etmek isteyenlerin kutsal ittifakını gör artık!
Nedim Çakmak'ın 6000 sayfalık araştırmasının sonucunda ortaya çıkardığı "Hüsnüyadis Hortladı" adlı kitabını mutlaka okuyun. Kitapta, Menemen isyanını Giritli Hüsnü'nün, Türk Ulusu'na ve Cumhuriyeti'ne karşı düşmanlığı sonucu Yunanistan'a gittikten sonra buradan yönettiği anlatılıyor!
Olayların tertipleyicileri ise Nakşibendi tarikatı lideri Erbilli Şeyh Esat, işgal döneminin Manisa Valisi Giritli Hüsnüyadis (1922'de Yunanistan'a yerleşti ve Hristiyan oldu) ve onun kardeş çocuğu Giritli Derviş Mehmet, Menemen Belediye Başkanı Şeyh Sükuti ve akın akın Manisa'dan Menemen'e gelen diğerleri...
Hüsnüyadis namlı Manisa Mutasarrıfı Nakşibendi tarikatı mensubu Menemen isyanının tertipleyicisi, Nakşibendi tarikatı lideri Erbilli Şeyh Esat ve Derviş Mehmet, işgal yıllarında yurdunu savunmak için çete kurmadı, işgal güçlerine karşı kurşun sıkmadı. Fakat, genç Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı çete kurarak, asker ve iki bekçisine kurşun sıkmakta ve kurşun sıktığı asteğmen Kubilay'ın başını bağ testeresi ile kesme konusunda hiç tereddüt etmedi...
Evet dedesinin eli kanlı bir Cumhuriyet katili olması Bülent Arınç'ın da katil olduğunu göstermez. Ama içinde bulunacağı zihniyeti gayet doğal bir biçimde gösterir. Öyle olmasaydı bugün ülkeyi satanlara başkanlık eder miydi? Haçlı zihniyetinin askerliğine soyunur muydu? Emperyalist dayatması açılım safsatasının en ateşli destekçisi olur muydu? Cumhuriyet düşüncesine karşı söylemlerde bulunur muydu?
Geçmişinde konuştuğu bir laf vardır: "Benim için Müslüman olan bir Rum, patates dininden olan bir Türk'ten daha makbuldur". işte karşınızda Bülent Arınç!
Soy sop durumları, bahse konu olan şahsın sokağında meydana getirilen olaylar, amatörce yapılan karşı hareketler ve her nedense bazı açıklamaların sonunda şehit Kubuliay'ın yıldönümü öncesi malum kişiye yapıldığı/yapılacağı ifade edilen suikast olayının bu tarihe denk gelmesi... Önce gülünç ve de dahası biraz düşündürücü. O yüzden saman altından geçecek "bulanık sulara" dikkat.