hızır, pir sultan'ı önce asmaz, asamaz. bugün kale olarak bilinen eskiden toprak kale de denilen küçük kale'ye hapseder.
çıkarım bakarım kale başına
mümin müslümanlar gider işine
bir ben mi düşmüşüm can telaşına
açılın kapılar şaha gidelim
yıkılın kaleler dosta gidelim
olaylar gelişir, hızır pir sultan'a içinde şah geçmeyen 3 deyiş söylerse affedeceğini söyler. pir sultan alır sazı eline, iki deyiş söyler, ikisinde de şah geçer. işte üçüncüsü:
alınmış abdesti aldırırlarsa
kılınmış namazı kıldırırlarsa
sizde şah diye asırırlarsa
ben de bu yayladan şaha giderim.
hızır hiddetlenir. piri astırır ama hıncını almak için asılırken seyretmeye gelen herkesin taş atmasını emreder. herkes can korkusuna pir sultan'ı taşlar. kalabalığın arasındaki ali baba (tarikata girişteki yol arkadaşı) taş atmaya utanır ancak hızırdan da korkar. pir sultan'a bir gül fırlatır...
pir sultan abdal'ım can göğe ağmaz
hakk'tan emrolmazsa irahmet yağmaz
şu ellerin taşı hiç bana değmez
ille dostun gülü yaralar beni