Klişe dolu. Çarpıcı ve şok edici olması için senaryoda inanılmaz mantık hataları var. Fazla jargon içeriyor vs vs vs.
Ama benim gibi en son ekmek teknesi ve sultan makamı ile türk dizilerini takip etmeyi bırakmış bir adamı resmen taktı kendine.
Kendine has hoş bölümleri var. Saçma kovalamacalara, sena denen karakterin bir türlü oturtulmamış nefretine, whatsapp varken çatılarda meşale yakan tiplere ve mahalle kültüründeki dayanışmayı muhasara altındaki bir kale ahalasine benzetmesine rağmen harika yerleri var.
Erkan kolçak köstendil’in canlandırdığı vartolu karakteri inanılmaz güçlü. Müthiş bir arka plan inşa etmiş gökhan horzum bu karaktere. Erkan başkanda sağolsun muhteşem can vermiş karaktere. Neşeli bir sosyopata duygusal geçmiş yüklemek her senaristin harcı değil.
Bir de benim en ama en beğendiğin sahneyi anlatmadan bitirmeyeyim. Bunu bilerek mi yaptılar, yoksa arasa kaza ile mi çektiler bilmiyorum ama resmen yazanı kıskandım, çekeni alkışladım.
Vartolu ile saadet’im pushing daisiesedasında bir türlü dokunamadıkları hatta birbirlerini göremedikleri o tiyatro salonundaki sahneleri var. Saadet’im salih sandığı vartolu onun kalbindeki masum prens değildir. Bir uyuşturucu taciri olmuş, cinayet işlemiş, hayatı çile ile geçip sosyopata dönüşmüş bir adamdır. Ama sadiş için o hala salihtir. Çocukluk aşkı salih. Salih güçlüdür, zengindir, kraldır, ağadır. Sadadet ise, bir evde hizmetçidir. Sıradandır. Ama kirlenmemiştir. Vartolunun yüzünü görmek ister. Vartolu perde arkasında saklanıp göstermez. “Ya göreceğim yüz hoşuma gitmezse” diyerek salihin dönüştüğü adamla yüzleşme korkusunu dile getirince vartolu kaçar. Saadet ise salona girdiğinde elindeki poşete yönelir. “Gitme salih bak börek getirdim”
Börek ulan börek. Güçlü, gaddar, para babas uyuşturucu kaçakçısı vartolu için börek getimiştir ve gitmemesi için börek getirdiğini söyleyerek kalmasını ister.
Börek ulan bu. Masum bir kadının aşık olduğu erkeğe getirdiği şeye bakın. Börek. Neden? Çünkü saadet’in elinden o geliyor. “Gitme salih bak börek getirdim” diyor.
Ulan böylesi dramatik bir sahnede kadına elindeki küçücük hazinesi olan börekle, gidişi engelleme rolünü yazan senaristin alnından öpüyorum. Bu toprakların dili, sevdası, anlatımı bu kadar doğaldır işte.
“Gitme tyler bak börek getirdim” diyen bir kadına herşeyimi feda etmez miydim? Ederdim.
Siz etmez misiniz kekolar?