insanlar, resmi görevler haricinde açık alanda giyeceği kıyafeti, toplumun ahlakını etkilemediği sürece kendi özgür iradeleri ile seçebilir ve giyebilir.
Kaldı ki, 1934 yılında Atatürk tarafından çıkartılmış olan kılık kıyafet kanununda da, siviller ile ilgili herhangi bir söylem mevcut olmayıp, sadece resmi din görevlilerinden bahsedilmiştir.
Dolayısı ile, bu kişiler diledikleri gibi giyinmekte özgürdürler.
Demokrasi, o sarık ve cübbeli 1 karış sakalı ile gezen adam ile, başı açık, mini etek giymiş, göğüs dekolteli bir kadının aynı vapurda karşılıklı oturabilmesinin temel sebebidir.
Eğer bu iki örnekte belirtilen kişilerden birisi, diğer kişinin kıyafeti hakkında yorum yapıp giymemesi gerektiğini belirtiyorsa, Demokratik hakkını elinden almak istiyor demektir. Ki bu da suçtur.
