Hüddamcı yada cincilerin bu güne kadar iflah oldukları nerdeyse hiç görülmemiştir. Cinler sayesinde bir takım dünyalık edinen insanlar belli bir süre sonra sefalete düşmüşlerdir. Zira cinler o kişiye gece gündüz durmadan beddua etmektedirler. Yine hüddamcı ve cincilerin ölüm anlarıda çok zor geçer. Dünyadayken ibadetlerinden zevk ve tat alamazlar. Yanlarına ne melek nede ruhaniyetler yaklaşmaz. Çünkü onlar zalim durumuna düşerler. Allah’ın rahmetide zalimlere tecelli etmez. Ölüm zamanları gelince başlarında hiçbir melek (bedenlerinde vazifeli olanlar hariç), hiçbir ruhaniyet bulunmaz. O cinlerde artık onu terk etmişlerdir. Dolayısıyla şeytanla baş başa kalırlar. Şeytan onların imanını (bulundukları zor durumdan istifade ederek onu kandırıp ki ölüm anı insanın en zor zamanlarından biridir) ellerinden alırlar. Azrail a.s de onların canını bir kafir ve zalimin canı nasıl alınıyorsa öyle alır.
Hüddam Edinmenin Ahiretteki Zararları
Başta peygamberimiz olmak üzere tüm nebilerin, velilerin ve kuranı kerimin şefaatından mahrumdurlar. Cinler kendilerini zorla hür iken zorla esir eden, kuran hizmetçisiyken bu hizmetten mahrum eden insandan şikayetçi olacak ve haklarını alacaklardır. Şunu unutmayalım ki kul hakkı sadece insanlar arasında cereyan eden bir hadise değildir. Cinlerle insanlar hatta hayvanlar arasında bile bir hukuk vardır ve her hak er yada geç sahibine iade edilecektir. Ayrıca kuranı kerimde bu kişiden şikayetçidir. Çünkü kuranın ayet ve surelerini dünya menfaatı için kullanmış, kuranı para karşılığı satmıştır. Kendisine ve tüm insanlara Allah’ın meccanen (karşılıksız olarak) hidayet, kurtuluş ve şifa kaynağı olarak gönderdiği kuranı kerimi maksadının dışına çıkarmış ve menfaat kaynağı olarak kullanmıştır. Peygamberimiz bir hadisi şeriflerinde "kuranı kerim ahirette mutlaka karşınıza çıkacaktır. Ya (ya rabbi bu beni öğrendi, okudu, bende yazılanlarla amel etti….. diye) şefaatçı olur yada şikayetçi olur. Şefaatı da makbuldür (şefaat ettikleri cennettedir) şikayetide makbuldür” buyurmuştur.