Bir iddiaya göre Musa aslında Akhenaton olarak bilinen iv. Amenhotep'tir. Bunu doğrulamak için de Akhenaton'un mısır pantheon'unu bırakıp, tek Tanrıya tapması ve bunu resmi din haline getirme çabası öne sürülür. Ki zaten bu sebepten dolayıdır, kendisi öldükten sonra kurduğu şehir, arkasında bıraktığı atonculuk dini vesaire bir bir yok edilmeye, yaşadığı zaman dilimi mısır içerisinde kafir dönem olarak görülmeye başlanmıştır. Ayrıca Yahudilerde olan erkek çocukları sünnet etme, abdest alma gibi olaylar da antik mısır tabanlıdır ve musa'yı akhenaton kabul ederseniz kendi içerisinde ziyadesiyle mantıklı olduğu sonucuna ulaşabilirsiniz. Yine hem Kur'an'da hem de Tevrat'ta geçen tanrının nur olması fikri de Akhenaton'un düşüncesidir. Yeryüzünü aydınlatır ve kişilerin içini görür. Ayrıca Putçuluğu yasaklamıştır ve ek olarak, kendi yazdığı metinler, şiirler de(kutsal yazıt) tıpkı Semavi dinlere benzer ifadeler içerir. Bu bakımdan bir yazıtta;
"Tanrı uludur, birdir, tektir.
Ondan başkası yoktur.
Bir tanedir,
O'dur her varlığı yaratan
Bir ruhtur Tanrı, görünmeyen bir ruh...
Ta başlangıçta vardı Tanrı,
Tek varlıktı o.
Hiçbir şey yokken o vardı.
Her şeyi o yarattı,
Ezelden beri süregelen varlığı,
Ebediyete kadar sürecek,
Gizlidir Tanrı, kimse görmemiştir onu.
insanlara ve yarattıklarına sır kalır her zaman."
Demiştir.
Ve yine, Kur'an'da yer alan Meryem süresinde bahsedildiği üzere, Musa tanrı ile birebir konuşmuş daha doğrusu direkt onun kelamını işitmiştir. Bunu da kendisinin tanrıyı görmeyi çok istediği için tanrı tarafından gerçekleştirildiği anlatılır. Tıpkı Akhenaton'un ilahı aton'a ithafen yazdığı ve keşfedildiğinde yanında bulunan tablet gibi;
"Senin ağzından gelen tatlı nefesi kokluyorum,
Senin güzelliğini her gün görüyorum,
Bütün hazzım, şimal rüzgarıyla da gelen senin tatlı sesini işitmek."
Kendi döneminde etrafında topladığı şahısların yani aton muritlerinin sonradan zulüm gördüklerini ve Mısır'da zor bir hayat sürmeye başladıklarını tahmin edersiniz. Bu çerçevede, daha sonra Mısır'ı terk edecek olan israiloğulları'nın kendisini peygamber kabul etmesi de zoraki bir çıkarım olmamış olur.
Tabi bunlar bir varsayım. Araştırmalara ve karşıt söylemlere açık.