ayrılık henüz yenidir. telefon hiç bu kadar suskun kalmamıştır daha önce,o oda , o ev hatta yaşamının bile hiç bu kadar sessiz anları olmamıştır. sonra tek tek numaralara bakarsın telefon rehberindeki bu sessizliği bozmak için. o an yanında en çok olmasını istediğin kişiyi arayamazsın elbette ama birilerini mutlaka bulurum ümidiyle bakarsın çoğuna yıllardır seslenmediğin isimlere. kimileri ulaşılmayan insandır artık kimileri kaydı olmayan abone. kimileri belki de aramana cevap veremeyecek kadar sağır olmuşlardır senin hayatına. sonra o isimlerin arasında en çok özlediğini hissettiğin lisedeki sıra arkadaşını ararsın. 'sana ihtiyacım var gel ' diyemezsin elbette hemen. hem deseydin onun artık başka bir şehirde olduğunu öğrendiğinde kendini boşu boşuna yalnız ve vefasız bir ahmak konumuna getirdiğin için daha fazla üzülürdün. ardından ' neyse ben sadece bir sesini duymak istedim ' dersin ve telefon kapanır. sonra bir zamanlar sana ayrılık acısıyla içini döken iş arkadaşını ararsın, ' beni anlasa anlasa o anlar ' dersin. ama o da bir süre sonra ağzında gevelediğin sözcüklerin farkına bile varmaz ve artık telefonu kapatmak zorunda olduğunu ve nişanlısını sinemaya gitmek için bir an önce evinden alması gerektiğini söyler senin demek istediklerini ağzına tıkarak. belli ki roller değişmiştir. tam umudunu kaybetmişken son olarak bir zamanlar ' senin her zaman yanındayım ' diyen üniversite arkadaşını ararsın. telefonu çalar çalar ama ne çare. anlarsın ki o da yanında değil. kimseler aldırış etmez teselli arama davetine, besbelli yalnızsındır.