gözün birden bire televizyonda beğendiğin duygusal bir filmin veda sahnesine takılmıştır. her izlediğinde olduğu gibi yine nedense bavuluyla giden her sabah yanında uyurken seyretmek istediğin o kız oluverir bir anda ve ardında gözü yaşlı kalan ' erkekler ağlamaz ' yalanına milyonlarca kez söven adam sen olmuşsundur. sonra kendi kendine ' saçma bir son ' der çalışma odandaki radyoyu açıp çekmecelerdeki bir yığın kağıttan işe yaramayanları atmaya başlarsın. sonra nedensiz bir şekilde radyoda en beğendiğin şarkı çalmaya başlar ' goodbye my lover '-her seferinde dinlemekten buruk bir tat aldığın şarkı. o esnada avucuna yine sebepsiz yere o kağıt parçası ilişir- bir zamanlar için acıyarak okuduğun, her okuduğunda ağladığın ama atmaya kıyamadığın- üzerinde ' goodbye my lover ' yazan ve düşünmeye başlarsın aslında pek çok nedensiz sandığın şeyin bir nedeni vardır.