insanların, kendilerinden olanı benimsemeleri, sahiplenmeleri yahut savunmaları çok doğal bir güdüdür. kendinden olmayanı dışlamakta insana aittir, fakat nihayetinde insan düşünen bir varlıktır.
nefret ve kin beslenmediği sürece kendinden olmayana karşı insanın sınırları olması kötü bişey değildir. paylaşımlarınızın olmadığı insanların varlığından rahatsız olmanız için ancak sizin varlığınızın tehdit görmesi gerekir. tehditler vardır, olacaktır, fakat şöyle de birşey var; bir hümanist insanı salt insan olduğu için değerli kılar. bir faşistin hareketlerini ise ancak psikanaliz sonrasında yorumlayabilirsiniz zira bir insanın hiçbir problem olmaması gerekirken karşısındakileri tehdit unsuru olarak görmesi normal değildir.
faşizmin insana en uygun görüş olduğu komikliğine girişebilecek insanlar neyi savunduklarını da bilmediklerinden kelli ancak kendilerini tatmin ediyorlardır.
ellerinden gelse bok atıp durdukları komünistleri, anarşikleri bir avuç suda boğarlar, kendilerinin dedikleri, diledikleri de bu zaten.
fakat bok atılan bir hümanist, komünist, vesaireist, özetle sosyalist düşünceye sahip bir birey, daha net açılımıyla bir insan o faşist, o kafası karışmış güzel arkadaş tedavi olsun topluma kazandırılsın ister.
bir tarafın oyuncağı silahsa diğeri çiçekleri, böcekleri, insana dair olan güzellikleri seçer. bu iki kavramı özetleyebilecekte herhalde en yalın anlatım budur.