evet, bu özettir. bu yaşamak mı derseniz, evet. böyle mi mutlu olacağız derseniz, evet. hem de çok mutlu olabilirsiniz.
yaşamak, bu başlıkların satır aralarını dolu dolu yaşamaktan ve her mutluluk kırıntısını aç gözlü bir karınca gibi alıp, sahip çıkmaktan geçiyor.
yoksa,
mutlu ol, eğlen, gez, yat, ye, vs şeklinde puntoları yoktur yaşamanın. bunlar aralardadır. mutluluk, herkesin sandığı gibi süreklilik arzeden bir duygu durumu değildir. mutluluk ara ara insanı ziyaret eder ve bu kafidir. en mutlu olduğunu sandığınız prenste de durum budur, ya da küçük bir çocuğun mutluluğunda da. öyle bir karakter ve ruh haline sahip olmalısınız ki çalışırken, çocuk yetiştirirken, okurken mutlu olabileceğiniz anlar yaratmalısınız. hepsini yapılması ve tamamlanması gereken vazifeler olarak görürseniz bunları tamamladığınızda size kimse bir 50 genç yıl daha vermez.
life ( happiness? ) is not a destination, it is a journey. enjoy the journey. once you are there, the journey ends.
add it: nedense avrupalılar bunu daha iyi başarıyor.
add it reloaded: an itibarı ile prens intihar etmiştir, bilmem anlatabildim mi..