sokak ortasında french kiss yapanları yadırgayan bir insanım. ama her şeyin bir sınırı olduğu gibi öpmenin ve sarılmanın da bir dozu vardır elbet. ancak bizi rahatsız eden doz aşımı değil. sevginin tam olarak kendisi, özü rahatsız ediyor bizi. şahsen sevgilim elini omzuma attı diye kadıköy gibi bir yerde laf yemiş insanım. ama aynı cafede sevgilimle kavga ettiğim zaman kimse dönüp yüzümüze bile bakmamıştı. Ha ben kimseden dayak yemedim o ayrı ama yeseydim de kimsenin umurunda olmayacaktı. masadan yükselen seslere kafasını çevirip bakmayan insanlar ona da bakmayacaktı ki ülkemizde bu durumun örnekleri zaten var. işte işin orospu çocukluğu boyutu tam da burada başlıyor. adam kadını döverken aile arasındaki meseleye karışılmaz hööğ zööğ. diye müdahale etmeye giden başka insanları da engelleyen sığırlar, sarılarak özlem gideren iki aşık gördükleri an mekan güvenliğinin yanında biterler. ülke olarak sevgiye tahammülümüz yok maalesef. bir erkek bir kadına sevgi gösterince olan var olmayan var gardeşim yaaaohh. diyerek ya da aile var amua. diyerek coşan namus düşkünleri çocuklarının gözü önünde karşı masadaki adamın kadının kafasında bardak kırışını içine sindirebiliyor. çok enteresan.