beş vakit

entry44 galeri
    28.
  1. -orda bir köy var uzakta o köy bizim köyümüzdür- ,yerli ve genelde yersiz olarak pasaj ya da cümle içine sıkıştırılan bu sözden fena halde sıkılmışa benziyor reha erdem. orda bir köy var, var da bize, doğru düzgün artistlik yapmadan bi anlatmadınız ki, belki ben hiç köye gitmedim. bana bi yaşat bakalım nasıl bi yerdir, insanlar nasıldır, ne yer ne içer, neye güler, hayatları ne derece monotondur ne derece eğlencelidir ne derece vesairedir?

    tiyatro oyuncularını haddinden fazla kullanmasa imiş r. erdem, tam olarak gerçekleşebilirmiş aslında bahsettiğim şey. ama sevinç erbulak nevizade'de iki muhabbet çevirip de sete gelmiş gibi oynayınca ya da cüneyt türel'i dinlerken
    -banka reklamı mı çıktı oğlum- derken buluverince kendimi, tam gerçeğe yaklaşırken uzaklaşıverdim her seferinde. köy yerinde alabildiğine klasik müziğin alttan dayatılması da buna eklenebilirdi ama bu noktada umarsızca kendimle çelişmek istiyorum. müzik çok yakışmış geçen bulutlara, ıssız tarlalara,gecenin körüne vb.

    film bittikten sonra, -ee tamam da böyle bitmemeli ki- dedim. -nasıl yani- dedim. tamam da kardeşim güzel, hep bildiğimiz sonlar mı olacak? alışmışız ya...ama belki de tam da böyle bitmeli işte...hikayeler biraz yarım...biraz tamam... biraz acı...biraz komik...hayat mayat gibi... ayrıca sıfır müzik, sıfır profesyonel oyuncu olsa idi nasıl olurdu bi de öyle denemek lazım. film için söyleyeceğim son söz; alabildiğine evrensel ve verebildiğine mesaj kaygısından uzak. sevdim. sakin...kayaların üzerinde sessizce uzanan çocuklar gibi sakin...

    ...

    "...uyan çocuk uyan artık,
    çekeceksin elbet zorluk,
    kaç aydır evde kaldın,
    sazdan düdük yapıp çaldın..."
    1 ...