trajik bi sahne, brutus roma'da kurduğu cumhuriyet yönetimine ihanet edip, başkaldıran iki öz oğlunun başlarını kestirerek öldürtüyor. ve resimde oğullarından biri koridoru geçerken diğeri yine sedye üstünde odaya henüz giriş yapıyor.
resmin sağında ise karısını ve çocuklarını görüyoruz. korkunç ve derin bir üzüntü içindeler. ölen çocukların anneleri elini uzatıp onlara son kez dokunmak istiyor, sanki odada acı içinde bu anı beklerlerken cansız bedenlerin odaya girmesiyle yerinden fırlamış çocuklarına ulaşmak isterken duyduğu derin keder ile ayaklarında derman kesilmiş bi kızını ayakta tutmaya çalışıyor, hemen önündeki kızı ise ne ile karşılaşacağını bilmediğinden çocukça hem bakmak istiyor hem de korkuyla kendi ellerini görüşüne perde ediyor.
brutus'e baktığımızda ise kararlı aynı zamanda ürkek bi vücut dili ile karşımızda duruyor. elinde tuttuğu fermanı parmaklarıyla sıkıyor ayak parmakları sıkılmış bi ayağı diğerinin üstünde oğullarına tamamıyla sırt çevirmiş karanlık içinde düşüncelere boğulmuş bir halde tasvir ediliyor.
david muhteşem bi eser yaratmış çok şiddetli bi ışık geçişiyle yoğun duyguları birbirinden bıçak gibi ayırmış bi yanda insani değerler bir yanda ise erdem var. işte tam burada bu tablo fransız devrimine omuz veriyor aslında.1789. o dönem tablonun salon de paris'te sergilenmesi yasaklanıyor. ama devrim ruhu ile önünde durulamıyor ve duvarda yerini alıyor. aslında devrimin taleplerini dile getiriyor burda david; idealler uğruna feda edilenler.
son olarak beni burada en çok etkileyen figür aslında sedyeye omuz veren lictorlardan biri brutusun karısının acı dolu yakarışına tepkisiz kalamayan polis. ona dikkatlice baktığınızda bu dramatik sahnenin çığlığını da duyabiliyorsunuz.
müzede bizi bekleyen trajik eserlerden biri bu. brutus ve oğulları.