ilhan berk

entry262 galeri
    49.
  1. ilhan Berk öldü. Evet, bu bir açıdan "büyük" bir şey. Çünkü Türkçe şiirin son çeyrek yüzyılının (hatta belki son yüz yılının) en büyük hareketi olan ikinci Yeni'nin önemli temsilcilerinden biri, hareketin (Ece Ayhan "kalkışım" demeyi tercih eder. Yanılmıyorsam ilhan Berk de "kalkışma" gibi bir şey diyordu bu hareket için) oldukça içinden, onun için söz almış biri, bir şairdi ilhan Berk. Ve yaşıyordu. Bu bile, yalnız başına büyük bir şeydi. Beni etkilemiş midir, kaç dizesi aklımdadır, onu Kaçakçay'da görmüş olmam ne kadar önemlidir; bunlar şimdilik -en azından şu an yazmayı düşündüğüm şey için- tali hadiseler. Ben bazı şairlerin, bazı şairlerin ölümü üzerine aldığı tavır üzerinden konuşmak istiyorum daha çok.

    Attilâ ilhan isimli, günahım kadar sevmediğim Baylancı ve Plekhanovcu şahıs, ikinci Yeni'nin "üç as"ının (C. Süreya, T. Uyar ve E. Cansever) ölümlerinden sonra kendine yaraşır bir "tavır"la, "bu kadar çok içki içmeselerdi, aslında fakirdiler vs" gibi vıdı vıdı etmişti. Bunu, literatürü az çok takip eden herkes bilir ve sadece bu bile A. ilhan'dan nefret etmek için gayet yeterli bir sebeptir. Yanılmıyorsam Ahmet Oktay da Attilâ ilhan'ın ardından, "Onun gibi yapmayacağım ben" gibi bir şey demişti. Yani, ölünün arkasından hayasızca konuşmak en kolayı. A. ilhan da bunu yapmıştı, ısrarla. Şimdi ilhan Berk öldü. Kimse böyle bir şey yapmadı benim gördüğüm kadarıyla ama tabii ilginç şeyler de yaşanmıyor değil.

    "Şiir Penceresi" isimli bir mail grubu var internette. Bu mail grubuna, gördüğüm kadarıyla, camianın çoğu kayıtlı ve ara ara bir şeyler de yazıyorlar. Henüz çok kayda değer bir tartışmaya (yeni üye oldum sayılır), şiir üzerine konuşulmuş enteresan bir şeye pek denk gelmedim ben. Genelde şairlerin hastalıkları, ölümleri, başka somut gelişmeler falan üzerine konuşuluyor, bir şeyler yazılıyor. Bazı dergilerin içeriği vesaire de var. ilhan Berk'in ardından ne yazılacak, merak ediyordum. Birçok insan, içten olduğunu düşündüğüm -dahası bunu sorgulamanın haddimin olmadığı- sözler yazdılar, başsağlığı dilediler, şiirlerinden alıntılar yaptılar. Bu da, son kertede bir "yöntem"dir. Şuara yahut izlerçevreden olduğu belli olan bir topluluğa, vefat etmiş başka bir şair için -"alan" internet de olsa- birkaç cümle geçmek, başsağlığı dilemek çok absürd ve gereksiz bir yöntem gibi gelmiyor bana açıkçası. internet denen şeyden ne beklediğimiz ve ona ne atfettiğimiz, hepimizi teker teker ilgilendirir elbet; bunu bir "sınıf"ın beklentisi yapıp, onun üzerine söz almak açıkçası bana garip ve gereksiz geliyor. Şairler de nedense bilgisayar ve internet üzerine her zaman kaçak köçek cevaplar vermeyi tercih ediyorlar. Bu konuda dergilerde şimdiye kadar Notos'ta cesur bir yazı -yahut dosya- gördüğümü hatırlıyorum. Başka yerde olduysa da, ben rastlamadım, rastladıklarım da cılız şeylerdi ve "O kısmı da ıskalamayalım" hissiyatıyla yapılmış işlerdi. Çok uzattım ama şuraya bağlayacağım; Halim Şafak (Bireylikler'i çıkaran, açıkçası gözümde eski yerini çoktan terk etmiş ama yine de bazı şiirlerini çok sevdiğim bir şairdir, bilen biliyordur elbette), "ilhan berk'in mail adresi olduğunu ve bu adresten her hangi birine mail attığını sanmıyorum. dünya yazılacak yerdir derken de kastının burası olduğunu da hiç sanmıyorum." demiş. Mailinin "konu"su da, "ilhan Berk'in mail adresi var mıydı?" şeklinde. insanın "Bilmem ki" diye cevap yazası geliyor. Neyse, ilhan Berk'i anma yönteminin internet olmaması gerektiğini -bunu da Berk'in ancak "daktilo" kullandığı argümanıyla savunuyor-, onu anacak olanların "kâğıda" başvurmaları gerektiği fetvasını veriyor Şafak ve "en gencimiz üstünden oluşturulan sanallığı da başından sonuna kadar reddediyorum." diye bitiriyor mailini. "En gencimiz"den kastı ilhan Berk; buna eyvallah. Lakin Şafak neyi reddediyor, bunu ben anlamıyorum. Yani şuaranın içinde olduğu bir mail grubuna bizzat "mail" gönderip, neyi nasıl reddediyor? insanlar bu gruba "başımız sağolsun" demesin mi mesela? Ne bileyim, X isimli şair, Y ve Z'nin adresini alıp onlara mektup mu yazsın, "başımız sağolsun" diye. Tamam, ben demiyorum ki "dergiler olmasın, internet über çılgın bir alet, hepimiz orada olalım", bu başka ama "ihtimal daktilo" kullanan birini anmanın yöntemi neden internet olamıyor? O zaman henüz daktilonun hayal bile edilemediği dönemlerin -ne bileyim Rabelais'nin yaşadığı dönemin- eleştirisi, yine aynı yöntemlerle yapılsın, el yazmalarıyla dağıtılsın. Bu mudur yani? "Sanallığa" karşı çıkılması başka bir şey, öfkenin sürekli yönlendirilmesi başka bir şey. insanlar sahiden bazen "yer" arıyor kızmak, küsmek ve hatta kusmak için.

    Kısacası, ilhan Berk öldü. Okuyanlarının başı sağolsun.
    2 ...