ekacaddesi

entry8 galeri
    3.
  1. Gül bahçesi vaat etmediğim için benden gül beklemiyor.

    Doğrudur, tabiri caizse öküzüm ben, bunu da hep söyleyegeldim bugüne kadar. Romantik bi adam olamadım, kelimeleri bi şiir gibi ağzından dökülen bi adam olamadım. Zamanında bi arkadaşın bana dediği "sen leş bi pozitivistsin" lafını haklı çıkarırcasına hep neden sonuç ilişkisine dayalı laflar dizdim her ağzımı açtığımda ya da klavye başına oturduğumda.

    Ama zaman zaman yazdıklarımda belli bi duygusallık eşiğini aştığım da olmadı değil. Fakat sebebi barizdi onların, çünkü içeriği sadece acı doluydu. Ve ne kadar pozitivist de olsanız, ne kadar romantizm düşmanı da olsanız acınızdan bahsettiğiniz her an mutlaka duygusal kelamlar etmiş oluyordunuz. Benimkiler de öyleydi..

    Şu an yaşadığım ikilem de bu.. ancak mutsuzsam dökülüyor ağzımdan o tip cümleler. Ama değilim işte.. beni mutsuz eden değil, hiç alışık olmadığım bi hissiyatı yaşamama sebep olan biri için daha yoğun cümleler yazmak istiyor ama bunu mutsuz olmadığım için beceremiyor ve bu yüzden mutsuz oluyorum.. ama kelimelerimi istediğim yoğunlukta oluşturacak kadar değil.

    Orhan gencebay’ı haklı çıkarıyor durumum. Neden bu kadar acı diye sorulduğunda "acı çekmek üstüne çok fazla söyleyecek lafımız olmuş yıllar boyu, ama mutlu olunca 'o kadar mutluyum ki kelimelerle ifade edemiyorum' demişiz.. belki de bu yüzdendir" demişti. Orhan baba haklı ne diyeyim.

    Yine de her istediğimde yanında olamamak, hep gidişini izlemek zorunda kalmak, onu mutlu etmeye çalışıp bazen istemeden de olsa üzmek benim mutsuzluk kaynağım olsa da, yanımda olmadığında bile aslında "benim" ve "benim de onun" olduğunu biliyor olmak silip atıyor bütün bu sıkıntıları. Sonrasında da anca çıka çıka bu ne idüğü belirsiz yazı çıkıyor işte..

    Bi gün mutluluğumu ifade edecek kelimeler bulduğumda literatürü baştan oluşturacağım onun için.. şimdilik ancak sayıklayabiliyor bu temiz yüzlü tipsiz çocuk.
    1 ...