kürt sorunu konusunda, kimi zaman bask,katalon ve irlanda modelleri önerilmektedir. buna göre, "ispanyollar ve ingilizler, bask, eta, ve irlanda(ira) örgütleriyle anlaşmaya varıp terörü sona erdirmişlerdir. o halde türkiye'de de aynı şey neden yapılmasın?"
oysa tarihsel boyut bakımından, türkiye ve öbür iki ülke arasındaki benzerlikler değil de, başkalıklar göze çarpmaktadır.
ispanya'daki bask bölgesi, tarih boyunca ayrık ve özerk kalmıştır. ispanya'yı el geçiren ne romalılar, ne vizigotlar, ne de mağripli araplar ve sonrasında müslüman berberiler, bu bölgeye girememeişlerdir. onun için de, bask bölgesi halkı, başka topluluklara karşı, kendi bağımsızlıklarını, dillerini ve kültürlerini hep koruyagelmişlerdir. bölge, ancak 1876'da ispanyol egemenliğine girmiştir.
demek oluyor ki, basklılar en az 2000 yıllık bir süredir, kesiksiz bir bağımsızlık sürdürmüşlerdir. bu yüzden, bask bölgesinde, son zamanlarda, bağımsızlık değil de, sınırlı bir özerklik yeniden tanınmışsa, bu çok şaşırtıcı bir şey sayılmasa gerekir.
basklılar'ın kökeni bugün bile bir sırdır. kendilerine özgü olan dilleri, başka bir dille(son yıllarda gürcüler ve çerkezler ile bir akrabalık olduğu iddia edilse de) akrabalık göstermekte değildir. ayrıca, basklılardaki rh negatif 0 kan grubu da, avrupa'da en çok bu bölge halkında görülmektedir. zaten, basklılar da kendilerini ayrı görmektedirler.
britanya adalarından irlanda, bir ada olarak sınırları belli, ayrık bir coğrafi birimdir. m.ö 6. yy'da buraya keltler gelip yerleşmişlerdir. milat'tan sonraki ilk yüzyıllarda hıristiyan olan irlanda halkı, böylece avrupa uygarlığına bağlanmıştır. daha sonra avrupa'daki batı roma imparatorluğu barbarlarca yıkılınca, uzaktaki irlanda adası yüksek bir kültür düzeyini sürdürmüştür. o kadar ki, 548 gibi erkence tarihte kurulan clonmacnois manastırı, üniversite düzeyinde eğitim verebilmiştir.
irlandalılar da, kendi aralarında, 1800 yıl kadar bir süreyle, tıpkı basklılar gibi, bağımsızlıklarını, dillerini ve kültürlerini kesiksiz olarak sürdürmüşlerdir. irlanda ancak 12. yy'da, yavaş yavaş ingiliz egemenliğine girmeye başlamıştır.
fakat 20.yy'a gelinince, 1902 yılında milliyetçi ve cumhuriyetçi sinn fein derneği kurulmuş ve birkaç yıl içinde partiye dönüşmüştür. 1921 yılında eire denilen bağımsız irlanda cumhuriyeti tanınmış ve eski bağımsızlık yeniden elde edilmiştir. bugünkü irlanda sorunuysa şu noktadan kaynaklanmaktadır:
sinn fein partisinden kimi aşırıcılar, ingilizler ile irlandalıların de iç içe kaynaşık bir biçimde yaşadığı hatta artık soy olarak birbirinden ayrılmaz hale geldiği kuzey irlanda bölgesini ingiltere'den kopartıp, burayı da irlanda cumhuriyeti'ne katmak istemektedirler. pek gerçekçi olmayan bu işi başarmak için de, partinin silahlı kolu olan ira terör örgütünü kullanmaktadırlar. kendilerine parasal yardımı sağlayan dış odaksa, abd vatandaşı irlandalılardır.
batılı atlaslarda genellikle latince -ia eki kullanılmaktadır. türkçe'de bunun yerine farsça -istan eki yaygındır. örnekse, arab-istan,hind-istan,moğol-istan ve türkistan. bunlardan türkili anlamına gelen eski bir türkistan sözcüğü, artık türk ülkeleri,çin halk cumhuriyeti,afganistan ve rusya arasında bölünmüş olan eski bir bölgeyi göstermektedir. demek oluyor ki, bir bölge adı, ille de bir "siyasal birim" anlamına gelmekte değildir o bölge ilkçağ dan beri çeşitli türk halklarına ev sahipliği yaptığı için zamanla o adı almıştır lakin üzerinde hiçbir zaman "türkistan hanlığı" veyahut "türkistan kağanlığı","türkistan cumhuriyeti" gibi bir devlet var olmamıştır
buna benzer bir örnek daha vardır. fransa halkı temelte "kelt" kökenlidir; ülkelerin adı da galya' dır. fakat burayı germen kökenli franklar ele geçirmiş; bölgenin adı da "frankiya", yani fransa olmuştur.
şimdi aradan 1300 yıl geçtikten sonra, "burası, "frank" bölgesidir diye, veya "burada bir zamanlar franklar egemen olmuşlardı" diye, fransa'yı bir "germen ülkesi" saymak veya fransa'yı almanya'ya katmaya çalışmak, düşünülecek bir şey olmasa gerektir.
batılı atlaslarda ülkeler için genellikle, latince -ia eki kullanılırken, türkçe'de bunun yerine farsça -istan eki yaygındır.
yeni batılı atlaslarda kimi kez yazılan kürdistan sözcüğündeki -istan eki, farsçadır ki zaten farsça nın diğer toplumlar üzerindeki etkisinin islamiyet ile birlikte arttığını ve müslüman türkler tarafından dış işlerde diğer ülkelere karşı ve sanat,edebiyatta kullanıldığını biliyoruz
zaten kürdistan sözcüğü ilk defa kaşgarlı mahmut adlı bir türk tarafından kuzey ırak 'ın bir kısmı,selçuklu han'ı sencer tarafından da batı iran'ın kürdistan ve kirmanşah eyaletleri için kullanılmıştır yani kürdistan ismini kullanan da ilk defa türkler olduğu gibi, eğer eski ve orta çağ dönemlerinde böyle ayrık bir bölge bulunsaydı, o zaman atlaslarda kürdia gibi bir ad gösterilirdi.
demek ki, tarih boyutunda kesiksiz bir çizgi gösteren, ayrık bir "kürdistan" bölgesi hiçbir zaman olmamıştır. özellikle türkiye'nin güney-doğusu, yüzyıllar boyunca, şu gibi halkların ve devletlerin egemenliklerinde kalmıştır: akadlar, babiller, hurriler, mitanniler,hititler, asurlular, medler, ahamenişler, makedonlar, romalılar, bizanslılar,abbasiler,hamdaniler, selçuklular,memlükler ve osmanlılar. bu bakımdan, anadolu'ya gelen türkler, burada zaten var olan bir kürt devletini ortadan kaldırmış değillerdir
bu durumda, kürtler, zaman içinde geriye giderek, kendilerini medlere bağlama gereği duymuşlardır. fakat, böyle bir bağlantı için ortada bir kanıt da yoktur. medler bugün iran denilen bölgeye m.ö 1300 yıllarında gelmişlerdir. fakat, bir devlet olarak, m.ö 625-550 tarihleri arasında(asurlardan bağımsız olduktan sonra), ancak 75 yıl egemenlik sürmüşlerdir. bu kadar kısa bir süre içerisinde, "kürtlerin atası" varsayılan medler, doğu anadolu'ya, iran'a, mezopotamya'ya, suriye'ye, azerbeycan'a kadar yayılıp, adına şimdi kürdistan denilen bu geniş bölgede "kürt" adı verilen etnik bir topluluk oluşturamazlardı.
siyasal, ekonomik, kültürsel vb. bakımlardan bu kadar karma-karışık bir çok kavmin yaşadığı bir bölgede, aradan geçen onca yüzyıldan sonra ortaya bir "kürt kimliği" çıkartıp bunu zorlamak, gerçeklere aykırı kaçmaktadır.
bununla birlikte, kürtler kendilerine böyle bir "kimlik yakıştırma" duygusuna kapılabilirler. nitekim, kürtler arasındaki bir söylenceye göre, acımasız dahhak yönetimine başkaldıran demirci gave(kawa), meşin önlüğünü bayrak yapıp, halkı ayaklandırır. sonra, sarayı basıp dahhak'ı tahtından indirir. ne var ki, gave(kawa) adlı demircinin kürt olduğu kesin değildir.
bu söylence hint kökenli olup, oradan iran'a geçerek, firdevsi'nin şehname destanında yer almıştır. daha da ötesi, şemsettin sami de gave(kawa) adlı bir piyes yazmıştır. bu eser, abdülhamid istibdatına karşı bir eleştiri sayılmaktadır. demek ki söz konusu başkaldırma teması, başka halklarca da benimsenen bir şey olup, kürtlere özgü değildir.
bugün türkiye'de ayrı ve soyut bir "kürt sorunu" değil de, bir "kürt faşizmi" durumu olduğu herkesçe bilinmektedir. fakat, bu çok özel sorunu türkiye bağlamında çözmek yerine, dıştaki bask ve irlanda modellerini örnek vermek kürt halkı ile bask ve irlandalıları aynı kefeye koymak ve türkiye yı ingiltere ve ispanya ile bir tutmak gibi saçma bir durum ortaya çıkar.