Berenizi takmadan sabahın güneş ışıkları bile daha yokken yolları adımladığınızı düşünün. Gitmeniz gereken bir yer yok. Yürüdüğünüz yolun adını bilmiyorsunuz. Öyle çok rüzgar esiyor ki iç sesinizi bile susturuyor. Saçlarınız karışıyor elinizle sürekli düzeltiyorsunuz. Tüm gün tokat etkisi yaratan o rüzgar dindiğinde başlayan baş ağrısından başka bir şey değil düşündüklerini söyleyememek.
Düşünmeye başladığım anda ordan oraya zıplayan kelimeleri yakalamak için peşinden koştuğumda beynimin içi fırtınaya dönüyor. Kendimi açıklamak için içebileceğim bir ağrı kesici yok. Halim yok. Anlaşılamayacağını bilmek zaten bir mengeneyken, susmak; yeni ruj rengim. En iyisi bi kahve yapmalı.