yaklaşık iki yıldır ele aldığım konu olan üçüncü dünya savaşı güncesi benim için büyük bir hayal kırıklığı olma yolunda ilerliyor.
yasa sahibi toplumlarda her hangi birini öldürmek büyük bir suç gibi görülürken kitlesel katliamlar, savaşlar, saçma sapan temeller ile desteklenerek meşru kılınıyor. kabul edilmesi gereken şey içinde enerji bulunan her şey kendi cosmos ve kaosunu yaratıyor. şu iki örnek arasındaki zıtlıklara bakalım. kötü niyetli birisi evinize geliyor, sizi etkisiz hale gözünüzün önünde hamile karınıza ve 6 yaşındaki kızınıza tecavüz ediyor, evinizi soyuyor ve elini kolunu sallayarak çıkıp gidiyor. siz bu kişiyi sokakta gördüğünüzde öldürüseniz suçlu konumunda sayılıyorsunuz. oysa ki ortada yalnızca güç, para ve çıkar çatışması olduğunda ve bundan direk maddi ve de manevi etki görmediğinizde birleri yada güç merkezleri öyle istediği için başka bir ülkeye asker olarak giderek hiç suçu olmayan insanların üzerine, çocuklara ve kadınlara ve bebeklere gücünüz doğrultusunda istediğinizi yapmakta özgürsünüz.
üzgünüm, çünkü düya güç paylaşımında önemli bir rol oynayan yapılması gereken savaşın başlangıcı için düğmeye basma aşamasında. her geçen gün, her geçen saniye buna doğru ilerleniyor. büyükbaşlar güç gösteriyor, gard almak için saf tutuyor,
bir araya gelerek ittifak ve ittihatlarının şekillerini belirliyorlar.