ortaokul yılları, başlardan sümsük japon balığı besliyordum. öyle alık alık suratıma bakmaktan başka bir atraksyonları yoktu ruhsuz ibnelerin. sıkıldım, gidip japonları verip 4 tane kol gibi pirinha aldım. anam ne güzel hayvanlar bunlar. zeytin, peynir, domates çekirdeği, karpuz kabuğu, kara fatma, yarasa bacağı ne atsam yiyorlar.
erdem: melahat teyzenin veleti. okulun en çalışkanı. japon balıklarından daha alık. yan komşumuz. acvuk ağızlı.
gelilerdi sık sık bize. annem hep onu bana örnek gösterir saçını okşardı sümüklü pezevengin. nitekim yanlız kaldık odamda.
- aaa ne güzel balıklar.
+ elini sokup yem versene. çok hoşlarına gidiyor.
- bi şey yapmazlar de mi?
+ saçmalama.