bu dünya üzerinde yaşamış en önemli yazarlardan biridir, ve hatta en önemlisidir, denilebilir. ben les misérables´ı çok büyük bir sevgiyle okumuştum.
ve yazılmış en uzun romanlardan olmasına rağmen les misérables - türkçesi neydi- sefiller di galiba- almancası "die elenden"- kitap insanlığın bütün dramını içinde barındırır.
orijinali 55 satırlık çok küçük harflerle basılmış sayfa düzeninde bile 1546 sayfadır. türkçeye 4 cilt olarak çevrilmiştir.
jean valjéan´ın inanılmaz hikayesi, insanlık tarihinin en önemli yapıtlarının başında gelir.
mesela savaş ve barış bana hep çok dağınık gelmiştir, o daha uzundur- 1940 sayfa falan.
ancak les misérables çok daha konsantre olmuş, insanları derinlemesine inceleyen, çok çok çok önemli bir kitaptır.
570, 600üncü sayfalardan itibaren falan hugo, napoleon´un wellington la yaptığı waterloo savaşını kendi anlatım şekliyle anlatır, bu konu- ana konuyla ilintili olduğundan anlatılır, bayaa 110-120 sayfa waterloo savaşını anlatır hugo.
o kadar güzel anlatır ki onu hugo...şansın bazen çok önemli bir faktör olduğunu, yetersiz welliington´unbir askeri deha olduğu bugün bile kabul edilen napoleon bonaparte´ı ne kadar enterasan bir şekilde mağlup ettiğini, napoleon´un bu yenilgisinin, avrupa´nın geleceğini nasıl etkileyeceğini, sanki bir siyasal bilimci gibi anlatır. hayranlık uyandırıcı bir berraklık ve açıklıkla.
ben waterloo savaşıyla ilgilenmeye les misérables´tan sonra başladım.
victor hugo, yeryüzünün en değerli mücevherlerinden biriydi. nur içinde yatsın. ve bütün edebiyatçıların da hemfikir oldukları gibi yeri hiçbir şekilde halen daha doldurulamamıştır, psikolojiden tarihe, siyasal bilimden, sosyolojiye kadar, engin bir bilgi sahibi bir adammış kendisi.