kuran ın insan işi olduğunun kanıtı

entry24 galeri
    20.
  1. bu yazıda size, herkesin bildiği ahzab, nisa, nebe gibi surelerinden örnekler vererek geçiştirmek yerine, daha derinlemesine analiz yapmayı tercih ettim. daha önce pek bahsedilmeyenlerden bahsetmek istedim. kulağı olan işitsin.

    öncelikle muhammed’in neden peygamber olamayacağını, daha basit bir ifadeyle peygamberlik ruhsatının olmadığını kutsal kitap’tan açıklamakla başlayalım. bunun için yaratılış 17:15-22’ye bakıyoruz:
    15 tanrı, “karın saray’a gelince, ona artık saray demeyeceksin” dedi, “bundan böyle onun adı sara olacak. 16 onu kutsayacak, ondan sana bir oğul vereceğim. onu kutsayacağım, ulusların anası olacak. halkların kralları onun soyundan çıkacak.”
    17 ibrahim yüzüstü yere kapandı ve güldü. içinden, “yüz yaşında bir adam çocuk sahibi olabilir mi?” dedi, “doksan yaşındaki sara doğurabilir mi?” 18 sonra tanrı'ya, “keşke ismail’i mirasçım kabul etseydin!” dedi.
    19 tanrı, “hayır. ama karın sara sana bir oğul doğuracak, adını ishak koyacaksın” dedi, “onunla ve soyuyla antlaşmamı sonsuza dek sürdüreceğim. 20 ismail'e gelince, seni işittim. onu kutsayacak, verimli kılacak, soyunu alabildiğine çoğaltacağım. on iki beyin babası olacak. soyunu büyük bir ulus yapacağım. 21 ancak antlaşmamı gelecek yıl bu zaman sara’nın doğuracağı oğlun ishak’la sürdüreceğim.” 22 tanrı ibrahim’le konuşmasını bitirince ondan ayrılıp yukarıya çekildi.

    ismail’in soyundan geldiğini iddia eden muhammed’in peygamberlik yapamayacağı, tanrı’nın ibrahim ile yaptığı anlaşmasından belli oluyor. peygamberlerin soyu bildirildiği gibi ishak ve yakup ile devam etmiş; davut, süleyman, yeşaya, yusuf, hezekiel, zekeriya, yahya gibi birçok peygamber ve son olarak isa mesih, ishak’ın soyundan gelmişlerdir.

    müslüman kardeşlerimizin bu argümana cevapları da klasik bir şekilde kutsal kitabın değiştirildiğini söylemekle olmuştur. peki muhammed’in kendi yazdırdığı kitap ne kadar tanrı sözü içerir? yavaş yavaş sindire sindire bakalım. öncelikle muhammed’in peygamberliğini ilan etmeden önceki durumuna ve yaşantısına bakmak gerek. yani muhammed’in akıl aldığı kişilere ve bazı olaylara bakalım.

    1- farisi
    hristiyan teolojisi ve yahudi şeriatını iyi bilen bir kişi olarak farisi, muhammed’e sadece din konusunda değil, yönetim ve savaş konusunda da yardımcı olmuştur. hendek savaşı olarak bilinen savaşta, muhammed’e hendek kazılmasını öneren kişi farisi’dir. farisi kölelikten kurtulmak için muhammed’e başvurup onun tarafından satın alınmasıyla islam’a girmiş ve azad olmuştur.
    muhammed, katiplerini genellikle yahudilikten ya da hristiyanlıktan dönme yahut ibranice ve süryanice bilen kişilerden seçerdi.

    2- abdullah ibn-i selam
    abdullah ibn-i selam, tevrat’ı iyi bilen yahudilerden birisiydi. muhammed’in medine’ye hicretinden sonra islamiyete girmiştir. tevrat yani eski ahit konusunda, muhammed’e en fazla bilgi verenlerden biri olduğu kabul edilir.
    bu yolla tevrat’tan aktarılan bilgilerde zaman zaman hata yapmış, yahudilerin ve hristiyanların itirazlarıyla karşılaşmıştır. örneğin isa’nın annesi meryem ile musa’nın kızkardeşi meryem’i karıştırmış, ibrahim’in babasının adını terah yerine azer yazmıştır. buna benzer birçok konuda yaptığı hatalar nedeniyle yahudi ve hristiyanlar başta olmak üzere bölge halklarının büyük çoğunluğu muhammed’in peygamber olduğuna inanmamıştır.

    3- hanifler
    bu dönemde mekke’de putperestlerden sonra en güçlü topluluk olarak hanifler bulunmaktaydı.
    hanifler, putlara karşı çıkıyor, tek tanrıya ve ibrahim peygambere inanıyorlardı.
    muhammed de haniflerin etkisi altında kalmış ve onların birçok adetini kopyalamıştır. haniflerin kulağa çok tanıdık gelen ibadetleri vardı. bunlar; bir ay boyunca oruç tutmak, mekke’ye hacca gidip kabe’nin etrafında yedi kez dönmek, kara taşı (hacerül esved) kutsal saymak ve onu öpmek, günde dört veya beş vakit namaz (salat) kılmak ve şeytan taşlamak gibi.

    4- hilful-fudul
    muhammed’in gençlik dönemindeki kureyş’te düzen çok bozulmuş, başıbozuk bir kaos ortamı oluşmuştu. öyle ki mekke’ye hacca veya ticarete gelenler dahi soyuluyor, taciz ve tecavüze uğruyordu. bu durumdan etkilenenler mekke’li zenginlerden abdullah b. cudan’ın evinde bir araya gelerek toplandılar ve hilful-fudul adlı sivil örgütü kurdular. bu oluşumun içinde yer alanlar arasında ebu bekir ve muhammed de vardı.
    bu sivil inisiyatifin olumlu girişimleri mekkeliler arasında takdirle karşılandı, örgüt mensuplarına karşı güven ve saygı oluşturdu.
    bu örgütün, muhammed’in kişiliğini oluşturmasında, çevresiyle ilişkilerini geliştirmesinde, itibar oluşturmasında etkisi büyük olmuştur.

    5- hatice ve amcası rahip varaka
    hatice, muhammed ile evlenmeden önce üç evlilik yapmıştır. hatice ilk önce varaka ibn-i nevfel’e nişanlanmış ancak nikah yapılmamıştır. ikinci olarak künyesi ebu hale olan ibn-i nebbaş ile nikahlanır. ebu hale’nin vefatından sonra atik ibn-i abid ile evlenir. atik’in de vefatından sonra amca oğlu sayfi ibn-i umeyye ile evlenir. o’nun da ölümü üzerine dul kalır. hatice çok zengindi ve ticaretle uğraşmaktaydı. ücretle tuttuğu adamlarla şam’a ticaret kervanları düzenlerdi. muhammed’le tanıştı ve ondan hoşlandı. ona ticaret ortaklığı önerdi ve onun başkanlığında bir ticaret kervanını şam’a gönderdi. aynı zamanda hizmetkârı meysere’yi de onunla beraber gönderdi. hatice bu ticaret kervanından çok memnun oldu. daha önce gönderdiği ticaret kervanlarına nazaran, bu sefer daha fazla kâr elde etti.
    hatice, muhammed hakkında meysere’yi de dinleyince, ona olan itimadı ve sevgisi daha da arttı. ona anlaştıkları ücretten fazlasını verdi ve muhammed’e evlenme teklifinde bulundu.
    hatice, muhammed ile 4’üncü evliliğini yaptığında 40 yaşlarında, muhammed ise 25 yaşlarında idi.
    hatice, muhammed’i amcazadesi varaka bin nevfel ile tanıştırdı. varaka hristiyandı ve bilimle ilgiliydi. aynı zamanda nasturi rahibi olan varaka, mekke’nin de rahibi ve vaiziydi. tevrat ile incil’i iyiden iyiye incelemiş ve arapçaya tercüme etmişti. çok bilgili ve filozof bir adamdı. dinler tarihini çok iyi biliyordu.
    muhammed de ona saygı ve ilgi gösteriyordu. varaka’yı her zaman ziyaret ediyordu. o da ona tevrat’ı baştan başa okudu. adem’den davut’a kadar bütün peygamberlerin menkıbelerini anlattı. musa’nın dinini nasıl kurduğunu, isa’nın hristiyanlığını da izah etti. vahdaniyet-i ilahiye’yi derinden derine anlattı, fikir ve halvet yollarını gösterdi. muhammed 15 sene boyunca (40 yaşına kadar) varaka bin nevfel tarafından eğitilmiş, tevrat ve incil’de yer alan bilgiler ona öğretilmiş ve yetiştirilmiştir.

    6- rahmanu’l yemame (müseylimetül kezzab)
    muhammed zamanında yemen’de çok önemli bir kabile reisi vardır ve bu kişi peygamberliğe soyunmuştur: rahmanu’l yemame.
    bu yemame oldukça kültürlü, zeki ve saygın bir kişidir. araplar arasında oldukça nüfuzludur. muhammed’in bu kişiyle diyalogları olmuş, ona büyük saygı duymuştur. muhammed, peygamberliğini ilan etmeden önce, karısı hatice tarafından ticari amaçlı olarak yemen’e de gönderilmişti. zaten rahman’la da burada tanışmıştı.
    rahman insanlar arasında kullanılan bir isimdi. ilginçtir ki, arap dilindeki birçok kelime sanskritçedir (hintçe), çok tanrılı hint bölgesi diline aittir. namaz ise namaste yani hintçe «güneşe tapınma» anlamına gelmektedir. işte bu yüzden, bu yemen ve ezd kabilesi sevgisinden muhammed, «iman yemenlidir, hikmet de yemenlidir» demiştir. sadece sevgisinden değil tabi, yemen’in o zamanlar bir dinsel merkez olmasından dolayıdır. yemen, o zamanlarda mısır dahil orta doğu ve hindistan’a kadarki uygarlıklar için önemli ticaret ve din noktalarından biriydi.
    bu yemameli rahman, islam adında yeni bir din çıkardığı ve peygamberlik savında bulunduğu zamanlar bir diğer adı da müslim’di. yani, islam oluşturulmadan önce adamın bir adı da muslim. rahman, muhammed’den 20 yıl önce peygamberliğini ilan etmişti. islam, müslüman, namaz kavramlarını ortaya çıkarmıştı. tabi ilerleyen süreçte peygamberlik savında, muhammed başarılı olunca, müslumanlar dini elinden aldıkları rahman’ı küçümseyip alay etmek için «müseylime» ve «çok yalancı» anlamında «kezzab» ismini takarlar. daha sonra da islam’ın tarihi derlenirken, bu rahman ile ilgili bilgilerin büyük çoğunluğu imha edilmiştir, ilerde sorun çıkmasın diye. yine de elde kalabilen bu kadar bilgi bile durumu gayet iyi açıklayabilmektedir. muhammed peygamberlikte yemenli rahman’ı taklit etmişti.

    7- kıble’nin iki kez değiştirilmesi
    medine’de yaşayan yahudiler; beni kaynuka, beni nadir ve beni kureyza olmak üzere üç kabileydi.
    yaklaşık on yıllık 1’inci mekke döneminde başarısız olup, canını kurtarmak için medine’ye kaçan muhammed, bu şehirde başarılı olmak için yahudileri kendi safına çekmeye çalışır. kuran’a musa ile ilgili ayetler koyar, onu da peygamber olarak kabul eder. en önemlisi ise kıble kudüs yapılır, namazlarda kudüs’e dönülür. bilindiği gibi yahudilerin kutsal kenti kudüs’tür. ancak yahudiler islam’a ilgi göstermez. göstermek şöyle dursun muhammed ile dalga geçmeye başlarlar. bunun üzerine muhammed yahudileri kendisine inandırtamayacağını anlayınca sinirlenir ve kıbleyi kudüs’ten tekrar kabe’ye çevirir.
    bakara 142’nci ayet ise:
    "insanlardan bir takım beyinsizler, "önceki kıblelerinden onları çeviren nedir?" diyecekler..." diye başlıyor.
    müslümanların rahman ve rahim gibi sıfatlar atfettiği tanrısı nedense bu ayete küfrederek başlıyor. kıblenin değişmesiyle ilgili gayet haklı şüpheleri ve soruları olan müslümanlara «beyinsizler» diyerek küfrediyor kuranın tanrısı.
    şüphesiz ki aslında kızan, küfreden muhammed’dir. yahudileri müslüman yapamayışının hayal kırıklığını kuran’a aksettirmiştir. kendi taraftarlarından gelen soru ve eleştirilere bile tahammül edememiştir.
    not: bu konuyla ilgili halife ömer’in de müdahalesi vardır. yazının ilerleyen bölümlerinde açıklaması mevcut.

    8- mekke’nin ay tanrısı al ilah
    ay tanrısı al-ilah erkek kabul ediliyordu ve dişi güneş tanrıçası ile evliydi. üç kızı vardı. bunların adları al-lat, al-uzzat ve al-menat idi. muhammed, şeytan ayetleri diye bilinen olayda önce bu lat, uzza, menat adlı tanrıçaları gaf yaparak övmüş ancak daha sonra pişman olmuş ve o sözleri kendisine şeytanın söylettiğini ileri sürmüştü.
    çeşitli arap kabileleri aslında bu ay tanrısına değişik adlar veriyordu bunlardan bazıları sin, hubal ve kureyşte al-ilah. dilbilimciler allah kelimesinin al-ilah’tan türediğini söylerler.
    muhammed’in babasının adı abdullah, arapçada «allah’ın kulu» anlamına geliyordu (abd=kul, ullah=allah). yani islam yokken allah’ın kulu vardı.
    muhammed, kabe’deki 360 puttan en güçlüsü kabul edilen ay tanrısının ismini alıp tek olduğunu söylüyordu: al-ilah’tan başka ilah yoktur. muhammed böylece al-ilah’ı tek tanrı olarak ilan etti ve diğer putlara tapınmayı yasakladı.

    ************

    şimdi müsaadenizle kuran’ın insan elinden çıkma olduğunu yine kuran’ın içinden örnekler vererek anlatalım.
    öncelikle referans ayetimiz necm suresinden: "kur’an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir (53:4)"

    bakalım kendisine bildirilen bu vahiyde neler demiş.
    6:104 - rabbinizden size gerçekleri gösteren deliller geldi. artık kim gözünü açar hakkı idrak ederse kendi yararına, kim de (hakkın karşısında) körlük ederse kendi zararınadır. ben başınızda bekçi değilim. (ben başınızda bekçi değilim)

    6:114 - size kitab’ı (kur'an'ı) hak olarak indiren o iken ben allah'tan başka bir hakem mi arayacağım?. kendilerine kitap verdiklerimiz de onun, rabbin katından hak olarak indirilmiş olduğunu bilirler. o halde sakın şüphecilerden olma. (hakem mi arayacağım)

    11:2 - bu kur'an; âyetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakkıyla haberdar olan allah tarafından muhkem (eksiksiz, sağlam ve açık) kılınmış, sonra da allah'tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayrı ayrı açıklanmış bir kitaptır. şüphesiz ben size o'nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim. (ben size gönderilmiş uyarıcıyım)

    27:91 - bana ancak, bu beldenin (mekke’nin); onu mukaddes kılan ve her şey kendisine ait olan rabbine kulluk yapmam emredildi. yine bana, müslümanlardan olmam ve kur’an’ı okumam emredildi. artık kim doğru yola girerse yalnız kendisi için girer. kim de doğru yoldan saparsa de ki: "ben ancak uyarıcılardanım." (kulluk yapmam emredildi)

    42:10 - hakkında ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyin hükmü allah'a aittir. işte bu, rabbim allah'tır. yalnız o'na tevekkül ettim ve ancak o'na yöneliyorum. (ancak ona yöneliyorum)

    bunlarla birlikte meleklerin ağzından yazılmış ayetler de mevcut
    19:64 - biz ancak rabbinin emriyle ineriz. önümüzdekiler, arkamızdakiler ve bunlar arasındakiler hep o'nundur. rabbin unutkan değildir.

    37:164-166 - bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. şüphesiz biz (orada) saf duranlarız. şüphesiz biz (allah'ı) tespih edip yüceltenleriz.

    2:32 - melekler, “seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. senin bize öğrettiklerinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan sensin” dediler.
    not: bu ayetteki «seni eksikliklerden uzak tutarız allahım» sözü, aynı şekilde, ayşe safvan mevzusundan sonra inen başka bir ayette de yer alır (24:16).

    ************

    şimdi sırada tanrı’nın kendi kendine dua etmesi var.
    bununla ilgili örneklerin başında fatiha suresinin tamamı gelir.

    hamd, âlemlerin rabbi, rahmân, rahîm, hesap ve ceza gününün maliki allah’a mahsustur. yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.

    62:1 - göklerdeki ve yerdeki her şey, mülkün sahibi, mukaddes, mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi olan allah’ı tespih eder.

    57:1 - göklerdeki ve yerdeki her şey allah’ı tespih etmektedir. o, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

    28:68 - rabbin dilediğini yaratır ve seçer. onların ise seçim hakkı yoktur. allah, onların ortak koştuklarından uzaktır ve yücedir.

    36:36 - yerin bitirdiği şeylerden, insanların kendilerinden ve bilemedikleri şeylerden, bütün çiftleri yaratanın şanı yücedir.

    37:180 - senin rabbin; kudret ve şeref sahibi olan rab, onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, yücedir.

    7:54 - şüphesiz sizin rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan ve arş’a kurulan, geceyi, kendisini durmadan takip eden gündüze katan, güneşi, ayı ve bütün yıldızları da buyruğuna tabi olarak yaratan allah’tır. dikkat edin, yaratmak da, emretmek de yalnız o’na mahsustur. âlemlerin rabbi olan allah’ın şanı yücedir.

    23:14 - sonra bu az suyu "alaka" haline getirdik. alakayı da "mudga" yaptık. bu "mudga"yı da kemiklere dönüştürdük ve bu kemiklere de et giydirdik. nihayet onu bambaşka bir yaratık olarak ortaya çıkardık. yaratanların en güzeli olan allah’ın şânı ne yücedir! (bkz: yaratıcıların en güzeli olan allah'a senalar olsun)

    25:1 - âlemlere bir uyarıcı olsun diye kuluna furkân’ı indiren allah’ın şanı yücedir.

    25:10 - dilerse sana bundan daha güzelini, içinden ırmaklar akan cennetleri verebilecek olan, sana saraylar kurabilecek olan allah’ın şanı yücedir.

    25:61 - göğe burçlar yerleştiren, orada bir ışık kaynağı (güneş) ve aydınlatıcı bir ay yaratanın şanı çok yücedir.

    40:64 - allah, yeryüzünü sizin için karar kılma yeri, göğü de binâ yapan; size şekil verip de şekillerinizi güzel kılan ve sizi temiz şeylerle rızıklandırandır. işte rabbiniz allah! âlemlerin rabbi allah ne yücedir!

    43:85 - göklerin, yerin ve ikisi arasındaki her şeyin hükümranlığı kendisine ait olan allah yücedir! kıyametin bilgisi de yalnız o’nun katındadır ve yalnızca o’na döndürüleceksiniz.

    55:78 - azamet ve ikram sahibi rabbinin adı yücedir.

    bununla birlikte hiçbir tanrı mesajı içermeyen ayetlere bakalım.
    asr suresinin (103) tamamı: andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka.

    91 şems suresi’nin ilk 6 ayeti: 1 güneşe ve onun aydınlığına andolsun, 2 onu izlediğinde ay’a andolsun, 3 onu ortaya çıkardığında gündüze andolsun, 4 onu bürüdüğünde geceye andolsun, 5 göğe ve onu bina edene andolsun, 6 yere ve onu yayıp döşeyene andolsun

    101 karia suresi: yürekleri hoplatan büyük felaket! nedir o yürekleri hoplatan büyük felaket? yürekleri hoplatan büyük felaketin ne olduğunu sen ne bileceksin? o gün insanlar, her biri bir tarafa uçuşan küçük kelebekler gibi olacaktır. dağlar da atılmış renkli yünler gibi olacaktır. işte o vakit, kimin tartıları ağır gelmişse, artık o, hoşnut olacağı bir hayat içinde olacaktır. ama kimin de tartıları hafif gelirse, işte onun anası (varacağı yer) hâviye’dir. sen hâviye’nin ne olduğunu ne bileceksin? o, kızgın bir ateştir.

    102 tekasür suresi: çoklukla övünmek sizi, kabirlere varıncaya (ölünceye) kadar oyaladı. hayır; ileride bileceksiniz! hayır, hayır! ileride bileceksiniz! hayır, kesin olarak bir bilseniz... andolsun, o cehennemi muhakkak göreceksiniz. yine andolsun, onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz. sonra o gün, nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz?

    ************

    kuran’da kutsal kitap’tan 117 alıntı yapılmıştır. bununla birlikte kutsal kitap’ta olmayan ancak yahudi mitolojisinde yer alan hikayeler de kuran’a eklenmiştir. bu mitolojik hikayelerden bazıları şunlardır.

    1- habil-kabil olayında karganın kabil’e nasıl gömeceğini öğretmesi.
    2- nemrut’un ibrahim’i ateşe atma hikayesi.
    3- süleyman’ın iblisle, cinlerle ve kuşlarla hikayeleri.
    4- harut ile marut hikayesi.
    5- yahudilerin maymuna çevrilmesi.
    6- yedi katlı cennet tasviri.
    7- nuh tufanında suların kaynaması.

    ************

    şimdi en güzel kısıma geldik. burada da ömer’in kuran’a yazdırdığı ayetlere değineceğiz. yani vahyin ömer ile anlaşma içerisine girdiği ayetlere.
    ibn-i ebu hatim'in bildirdiğine göre; ömer, «bazı konular hakkında rabbimle hemfikirim ya da rabbim benimle hemfikir» demiştir. rabbine akıl da verir olmuş ömer hazretleri. bu aşağıdaki bilgileri büyük islam ansiklopedisi ve tebrizi, el-vahidi, ibn-i ebu hatim, tirmizi, buhari, süyuti, ebu eyüp el ensari, ibn-i ömer gibi islam alimlerinin naklettiği bilgilerden derledim.

    1- ömer, muhammed’e şöyle der, «ey allah’ın resulu keşke ibrahim’in makamını bir dua yeri olarak kabul etseydin» bunun üzerine şu ayet iner, 2:125 "siz de makam-ı ibrahim’den kendinize bir namaz yeri edinin." bundan önce kudüs’e doğru dönerek namaz kılarlardı.

    2- «ey allah’ın habercisi, doğru adam da doğru olmayan adam da karılarını görüyor. karılarına örtünmelerini buyurmalarını dilerdim» diyen ömer’in bu çağrısı cevapsız kalmamış 33:59 ayeti gelmiştir: ey peygamber! hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler. bu onların tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur. şüphesiz allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

    3- bir gün muhammed’in karıları bir kıskançlık yüzünden çekişmektedirler. muhammed de gidip camide geceyi geçirmiştir. bu durumu çözmek isteyen ömer de muhammed’in karılarına gidip şöyle der, «belki peygamber sizleri boşarsa, rabbi sizin yerinize ona daha iyi eşler bahşedecektir» bunun üzerine 66:4-5 ayetleri gelmiştir: (ey peygamber’in eşleri!) eğer siz ikiniz allah’a tövbe ederseniz, ne iyi. çünkü kalpleriniz kaydı. eğer peygamber’e karşı birbirinize arka çıkarsanız bilin ki allah onun yardımcısıdır, cebrail de, salih mü’minler de. bunlardan sonra melekler de ona arka çıkarlar. 5 eğer o sizi boşarsa rabbi ona, sizden daha hayırlı, müslüman, inanan, sebatla itaat eden, tövbe eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebilir.
    ek bilgi: muhammed’in hayatı boyunca 66 kadınla ilişkisi olmuştur. karıları, cariyeleri, hizmetçileri, köleleri. bunların büyük çoğunluğuyla cinsel ilişkiye girdi. bu kadar libidosu yüksek bir peygamberin olabileceğine inanmıyorum açıkçası.

    4- «biz insanı çamurdan yarattık» ayeti inince ömer şöyle der: «yaratanların en ulusu olan allah’a senalar olsun» bu sözü de aynı şekilde kuran’da yer alır 23:14. (bkz: yaratıcıların en güzeli olan allah’a senalar olsun)

    5- ömer, bir yahudi ile konuşurken, yahudi kişi ona şöyle demiştir: "dostlarınızın bahsettiği cebrail bizim düşmanımızdır." bunun üzerine ömer de şu cevabı verir, "her kim allah’a, meleklerine, peygamberlerine, cebrail’e ve mikail’e düşman olursa, bilsin ki allah da inkar edenlerin düşmanıdır." ömer’in bu sözü aynen kuran’a girer (2:98).

    6- muhammed’in karısı ayşe ve safvan olayında (bkz: ifk hadisesi), bu iki kişi kervana hem geç hem de birlikte geldikleri için ilişkiye girdiklerine dair dedikodu çıkar. ayşe kolyesi koptuğunu ve onu aradığını bu sebepten kervanı kaçırdığını söyler. safvan ise tuvalet ihtiyacını karşılamak için geciktiğini söyleyerek kendini savunur. ayşe ve safvan’ın savunmalarını dinleyen ömer, onları suçsuz bulur ve «seni eksikliklerden uzak tutarız allahım, bu çok büyük bir iftiradır» der. bu sözü de 24:16’da yer alır, «bu iftirayı işittiğiniz vakit, "böyle sözleri ağzımıza almamız bize yaraşmaz. seni eksikliklerden uzak tutarız allah’ım! bu çok büyük bir iftiradır" deseydiniz ya!.» tanrı’yı eksikliklerden uzak tutacakmış, olaya bak.

    7- muhammed’in peygamberliğini ilan ettiği ilk yıllarda şarap içmek serbestti. hatta muhammed de şarap içerdi. ancak ömer şarap içilmesine sıcak bakmıyordu, ey allahım bize şarapla ilgili gerekli sözü ver diye dua etti. hemen 2:219 ayeti indi: sana içkiyi ve kumarı sorarlar. de ki: "onlarda hem büyük günah, hem de insanlar için (bazı zahiri) yararlar vardır. ama günahları yararlarından büyüktür." ömer muhammed’in yanına çağırılır, ayet ona okunur. ömer ayeti beğenmez. tekrardan allahım bize şarap konusunda gerekli sözü ver dedi. bunun üzerine başka bir ayet geldi, 4:43 ey iman edenler! sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, bir de -yolcu olmanız durumu müstesna- cünüp iken yıkanıncaya kadar namaza yaklaşmayın. ömer davet edildi, ayet ona okundu. ömer ayeti yine beğenmedi. allahım bize şarap hakkında yeterli hükmü ver dedi. yeni bir ayet geliverdi 5:90-91 ey iman edenler! (aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. artık vazgeçiyor musunuz? ömer davet edilir, ayet ona okunur, ayeti duyan ömer sevinir ve artık içmeyeceğiz der. böylece içki yasaklanmış olur.

    8- bir gün muhammed, ensar adında bir genci ömer’i davet etmesi için, ömer’in evine yollar. ömer, o halde kendisini gören bu genci azarlar. ömer muhtemelen hava sıcak olduğu için çıplak oturmaktaydı. tepkili bir şekilde muhammed’in yanına giden ömer, «dilerim ki izin almak konusunda allah bize bir buyruk verir» der. tesadüfe bakın ki ayet zembil vasıtasıyla iniverir: ey iman edenler! kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi hissettirip (izin alıp) ev sahiplerine selam vermeden girmeyin. bu davranış sizin için daha hayırlıdır. düşünüp anlayasınız diye size böyle öğüt veriliyor (24:27).

    bunun gibi vahye sebep olan, başka kişilerin sözleri de mevcut ancak ömer’in söylediklerinin kuran’a geçmesi çok çok önemli bir bilgi.

    bir ara muhammed’in aslında okuma yazma bildiğini de anlatmaya gayret ederim. gerçi okuduğunu anlamamaya yemin etmiş bir kitleye ne anlatsan boş.
    4 ...