"Âh efendim, o herif yok mu, kızıl kâfirdi:
Çünkü bir şey tanımaz, her ne desen münkirdi.
Ne edeb der, ne hayâ der, ne fâzîlet, ne vakar;
Geyirir leş gibi, mu´tâdı değil istiğfar:
Aksırır sonra, fütûr etmiyerek burnumuza…
Yutarız, çare ne, mümkün mü ilişmek domuza
Savurur balgamı ta alnımızın ortasına,
Tükürürmüş gibi taşlıktaki tükrük tasına!"
(bkz: Mehmet Âkif Ersoy)