2008'in başları, o zamanlar ankaralı bi grupla çalıyorum. taksim studio live'da konserimiz var. konserden önce karnımız açıkınca birisi çıktı abi dürüm yiyelim dedi, hepimiz de atladık ooo süper olur diye. türküz olm biz acıkınca dürüm dedin mi konu kilit.
neyse efendim bizi hakikaten on numara dürüm yapan bi yere götürdüler. 2şer tane dürümleri patlattık. yalnız dikkat ettim soğan olsun mu? sorusuna benim dışımda kimse evet demedi. bir tek ben "olsun olsun bol olsun" dedim. gerçi adam potasyum sülfat olsun mu? dese ona da bol olsun derdim. zaten obur bi adamım e karnımda aç kaldı mı dohuz?
velhasıl dürümleri yedik, mekana döndük. konser başladı, bitti. gelen giden var tabi çok iyiydiniz, elinize sağlık, warwick mi o? vs vs. groupie bacılarda geliyo tabi sohbet muhabbet gırla. sonra gideyim de bi bira içeyim bari diyerek bara gittim. mekan kalabalık tabi şöyle barın en uç kısmından istedim aldım biramı tam döndüm gidicem arkadan bi ses " yaa .......'ın basçısıyla konuştum demin herif leşşş (aynen ş'leri böyle uzattı kaşar) gibi soğan kokuyodu." baktım yerin yarılacağı falan yok o an ustaca bi hamleyle bira şişesinin içine girdim ve yuvarlanmaya başladım. bizim elemanların oraya gelince birinin ayağına çarptım o da aldı masaya koydu beni.
gün boyu 80 tane insan vardı yanımızda ipnelerin biri de demedi ki abi çok soğan yemişsin diye. bari kibarca şurdan bi naneli ciklet alalım mı diyeydiniz. o günden beri soğan yemiyorum sözlük. zaten reflüm var lan benim.