Türkiye cumhuriyeti sınırları içerisinde özel ve tüzel kişilere ait olmayan herşey devlet malı olduğundan aranması, bulunması ve sahiplenmesi belli mevzuat dahilinde olan şey.
Öncelikle valilikten define arama ruhsatı alıyorsunuz. Tabi valilik bunu herkese vermiyor ve ancak belli bir harç karşılığı veriyor. Bu izinden sonra kazı yapabilirsiniz. Tabi bulduğunuz eşyayı devletle paylaşacaksınız. O da kültür ve tabiat varlığı olmaması koşuluyla.
Bitti mi? Yine hayır! Neredeyse bir arkeolog kadar tarih, antropoloji filan bilmeniz lazım. Kabaca özetlersek definecilik üçte ayrılıyor.
1-eşkıya işi:
Özellikle Osmanlı’nın son zamanlarında devlet otoritesinin zayıflamasından dolayı Balkanlar’da, doğuda ve toroslarda azınlık, aşiret ve gayrimüslim tebaadan kimseler halkın malvarlığını yağmalamaya başladılar. Gittikçe büyüyen servetlerini toprağın altına gömerek sakladılar. Doğuda yado, Balkanlar’da volçan bu eşkıyalardan en bilinenleri. Aradan geçen bir asırdan fazla süreye rağmen pek çok kimse kulaktan kulağa efsaneleşen hikayelerle bu eşkiyaların Gömülerini bulmaya çalışıyor.
2-Kilise işi:
Eski bir Roma geleneği olarak olası doğal afetlerden sonra hasar gören ibadethaneyi tamir için yapıların belli başlı yerlerine bir hazine saklanıyor. Bu hazine kripto bir metnin çözülmesiyle bulunuyor. Genelde o cemaatin dini açıdan en üstün kimsesi filan yerini biliyor. Bu gelenek Osmanlı’da da var. Neredeyse tüm camilerin içinde bir Karagün akçesi saklı.
3-medeniyet işi:
Semavi dinlerden önceki inanışlarda insanlar kullandıkları eşyalarla gömülüyordu. Doğu Batı farketmeksizin tüm uygarlıklarda var bu. Asya’daki kurganlardan Avrupadaki lahit mezarlara kadar hepsinde olan birşey.