çünkü saçmadır. bir dindarın siyasi kararları da dini tabanlı olur. sürekli siyasal islamı eleştiren laikçi dingiller bunu farkında değildir. bir insan dindarsa hayatında verdiği kararlarda dini hassiyeti öndedir ve bu kişinin parti seçiminde bu hassasiyetleri önde tutması ve bu yönde karar vermesi gayet doğaldır. hal böyle olunca dindar partilerin halkta daha fazla karşılık bulması kaçınılmaz oluyor çünkü halk dindarken gidip dinsizliği hedef alan birine neden oy versin?
ha diyebilirsin ki dini siyasetten ayıran kişi dinsiz midir? değildir ancak dini hassasiyetleri önde de değildir. yani belli bir kararı verirken dinini öne çıkartıp bu din üzerinden analiz yapıp bir sonuca varmaz.
din ve siyaset bu yüzden hiçbir zaman ayrılmadığı için mantıken de ayrılamaz. laik bir devletin bu partilere karşı öngördüğü hiçbir savunma mekanizması da yoktur çünkü laik bir devletin dindar bir devlette var olabilmesinin bir mantıksal temeli yoktur.
şimdi siyasal islam adı altında meclise giren hatta ülke yönetiminde olan muhafazakar parti laik bir sistemde başa geçti mi geçmedi mi?
peki o zaman laik devlet din ve devlet işlerini ayırıyorsa dini refrerans alan bir parti nasıl bu sistemde en üst mevkiye kadar gelebiliyor?
çünkü laiklik altı boş, ikna etmekten kişileri uzak ve dinin temel mantığını anlamamış ütopik bir düşüncedir.