mutezile

entry48 galeri
    42.
  1. Kur’an daima akla ve akıllılara hitap eden mübarek bir kitaptır. Aklı olmayanı muhatap kabul etmez. O yüzden aklı olmayan, akıl hastası olanlar mükellef sayılmamıştır. Kur’an hiçbir şeyi düşünmeden ,tartmadan akıl süzgecinden geçirmeden doğmatik olarak kabul etmeyi hoş karşılamaz. Dolayısıyla vahyin kabul ettiği belirlediği bir akıl vardır. Birde rasyonel ve aydınlanmacı felsefesinin kabul ettiği ,kutsalla bağını koparan insan egosunu merkeze alan seküler ,modern batıcı bir akıl vardır. Bu batı aklı kutsalla insan arasındaki tüm bağları koparıp atmıştır. “islam Aklı” ise kişi ile Rabbi arasında güçlü bir bağ kuran bir işleve sahiptir. “islam Aklı” aydınlıktır. Cahiliyye aklı ise karanlıktır. “islam Aklı” insanı aydınlığa davet eder. Cahiliyye aklı ise insanı karanlığa davet eder. Vahyin belirlediği ,Rabbiyle bağını diri tutan bu akıl Kur’an-da fiil halinde kullanılır. Fiil halinde olan bu akıl Kur’an-da zihni ameller olarak geçer. Aklı olmayanında dini olmaz. Dini yarım olanın imanıda olmaz. Akletmeyenler pis çukurda değerlendirilir. Yunus Süresi 100.Ayette Rabbimiz şöyle buyurur.” Allah’ın izni olmaksızın hiç kimse için iman etme imkanı yoktur. O, akıl etmeyenlerin üzerine iğrenç bir pislik yağdırır.” Ayeti bu gerçeği vurgular.
    Akletmeden bir fikir sahibi olmak , gerçek bir mümin olmak mümkün değildir. Bu yüzden kur’an insanı akletmeye çağırır. Bu gerçeği bazı ayetler şöyle dile getirir; Hadid süresi 17. Ayet “ Bilin ki gerçekten Allah, ölümünden sonra yeryüzüne hayat verir. Şüphesiz Biz, umulur ki aklınızı kullanırsınız diye size ayetleri açıkladık.” Mülk Süresi 10. Ayette ise” Ve derler ki: "Eğer dinlemiş olsaydık ya da akıl etmiş olsaydık, şu çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmayacaktık." Bu ayetlerden de görüldüğü gibi cehennem azabına uğramanın sebebi olarak Akletmemek olarak görülüyor.
    islam tarihinde Emevilerle beraber saltanatın meşrulaştırıldığı bir süreçte Kur’an merkezli düşünen,sorgulayan vahiy ile vakıa arasında bir irtibat kuran hareketler teşekkül etmiştir. Geviş getiren zihniyetin aksine akla yaptıkları atıflarla, muhalefetleriyle ses getiren, entellektüel bir harekete dönüşen Mutezile varlığını da hatırlamak lazım. Mutezile hareketi salt bir kelam , felsefe hareketi yada bir mezhep olarak görmek yanlış olur. Tüm bunları kendi ilkelerinde barındırması doğru. Ama sadece felsefi veya akılcı olarak algılanması zaaflı bir yaklaşım olsa gerek. Oysaki Mutezile felsefe ile tamamen zıt bir yerde durur. Mutezileyi felsefecilerden ayıran en önemli etken vahye ve nakli bilgiye bağlı olmalarıydı.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük