eski zamanlara, siyah beyaz filmlere, çocukluğumuzun geçtiği o bozuk taşlı yollar , elma şekerine, dönme dolaba, kanayan dizlerimize ve bunun gibi birçok hatıralara.
assolist gibi ihtişamlı fakat kadir kıymet bilmeyen insanlığın gölgesinde, kalitesiz bir kağıt parçasında yalnızlığa terk edilmiş bir afiş. geleceği görür gibiyim bazı bazı berrak bazı bazı karanlık ama ışık var gibi oralarda uzaklarda. koşmalı mı peşinden yoksa kalıp zaman denilen seri katilin fantezik ölümünü mü beklemeli ?
'' ahh milena '' diyor ya franz kafka o misal bir içtenlik o derece bir samimiyet.