Öncelikle her şey için teşekkürler, özellike basın bülteninde adı geçen Memo ve Safa’ya. Albüm çıktığından beri arabada radyo açmaz oldum, evde de fonda genelde Teoman var. Yeri geliyor kimi şarkıları bu albümde dinledikten sonra orjinaline dönüyorum, yıllar değil de resmen hayatım gözümün önünden geçiyor. Albüm çıktığından beri rüyalarım şekil şemal değiştirdi. Hep eski günler var. Arada anne evine gittim, bütün gece 10-15 sene öncesinden görüntülerle dolu kamera kayıtlarımızı izledik. Hep sizin yüzünüzden. Sayenizde. Geçmiş güzel geçmiş en azından. Kötü günler bile arada kaynamış, güzeller akılda kalmış. Bu bir buçuk senelik emeğinizin karşılığında da kitleleri memnun ediyorsunuz, var mı bundan güzeli. insanlara dokunuyorsunuz onları görmeden. Gurur duyulacak bir iş. Bir tarafta üretenler, bir tarafta tüketenler. En azından hunharca, umarsızca değil de hissederek, hazzı zamana yayarak tüketiyoruz...
Ama benim de birkaç diyeceğim var: Şimdi bu albümün ticari kaygısı yok ve o yüzden ‘ticari kural’lara uyulmadan hazırlanıyor, kaydediliyor, pazarlanıyor. Hatta kimi şarkılar konuşur gibi söylenmiş ve ‘bazıları bir kerede öylesine’ kaydedilmiş. Tüm bu verileri arkada tutarak değerlendirme yapsam da, Teoman’ın bir şarkıyı detone olduğu yer ya da yerler olmasına rağmen yeniden kaydettirmemesini, ya da gripken ve burnunun dolu olduğu ses kaydında belliyken kayıt yapmasını anlamlı bulamıyorum. 1 buçuk senelik bir emekten bahsediyoruz.
Ya da, ‘dramatik bir filmin soundtrack’i şeklinde kaydedilmiş şarkılar’ arasında Teoman’ın en minnoş şarkısı olan Mavi’nin ne yeri var?
Aşk ve Gurur gibi ‘kötü’ ya da ‘eh işte’ diyebileceğim tek bir şarkısı olmayan ve en ‘undervalued’ olan albümden hiç şarkı seçilmemesi beni üzmüştür. Öyle ki sürpriz olsun diye iki CD’yi de sonraki şarkılara bakmadan dinledim, kimi şarkıları iki üç kere dinleyip diğerine geçtim, ki ben dondurmanın bile tadını çıkartacağım, hazzı zamana yayacağım diye erimeden bitiremeyenlerdenim, ‘hadi şimdi istanbul’da şarkısı gelsin!’, ‘bundan sonra Yıllar Sonra şarkısı pek yaraşır.’ diye diye CD’ler bitti. Halbuki ne güzel üşenmeden 564 kelimelik basın bültenini de kendin yazmışsın, resmiyeti de bırakmaya karar vermişsin ve ‘Bu albüme aldığım şarkıların çoğunluğu, hit şarkılarımın yanında biraz geri kalmış olanlar.’ demişken Aşk ve Gurur’dan nasıl hiç şarkı almazsın?
Olumlu görüşlerimden de bahsedeceğim tabii ki. Öncelikle albümün çıktığı mevsim. Böylesine koyu bir albüm, böyle koyu havalara yaraşırdı zaten. Düzenlemesi kötü şarkı yok, zekice kurgulanmış. Özellikle outrolar 10 numara. Sadece bazı şarkılar fazla yavaş ve gürültüsüz, onlar kendilerini biliyor, şimdi tek tek isim verip rencide etmek istemiyorum.
Benim favorim ‘Terlemeden Sevişenler’ oldu. Her dramda bir umut periyodu vardır, bir ‘ya her şey düzelirse’ anı. Bu şarkı da bu dramatik filmin o anı olmuş. ‘Nasıl anlasınlar?’ kısmı ne kadar soft, ne kadar şefkate muhtaç. Piyano nasıl da 12’den vurmuş. Büyüse de kimyası değişmeyenlere gelsin.
Sonra ‘Bugün’ diyorum. Vokal kusursuz, düzenleme mükemmel. Sadece gitarları gün boyu dinleyebilirim. Fırtına öncesi sessizlik gibi başlıyor, fırtınanın geleceğini bir şekilde bildirdiği için korkuyla bekliyorsunuz ve sonra fırtına kopuyor.
Sonra da ‘Galata’da Rıhtımda’. Teoman’ın sesinden yaşanmışlığı ilim ilim hissediyorsun. O kimse kadın vokal de çok rahatlatıcı olmuş. Şahane bir outro yine ve perde.
Benim gibi ‘belki de her şey biterse bir şey başlardı’ düsturuyla hayatının her anını yaşayan biri olarak iyi ki varsın Teoman ve arkasındaki ekip.