Bazı kesimlerin tekrar tekrar gündeme getirdiği konu.
Bu konuyu ilk defa diyanet işleri başkanlığı ortaya atmamıştır. Dînî kaynaklarda "hürmet-i musahara" (bazı kaynaklarda hürmet-i musahere) diye bahsedilen bir konu vardır. Buna göre bir baba eğer dokunma gibi bazı yollarla kızına karşı şehvet hissederse nikâhı bozulur ve karısıyla ömür boyu tekrar nikâhlanamaz. Aynı şekilde kayın validesine karşı şehvet hissederse yine nikâhı bozulur ve karısıyla ömür boyu tekrar nikâhlanamaz.
Bir erkek, önceki kocasından kızı olan dul bir kadınla nikâh yaptığı zaman, bu kadının kızına karşı dokunma gibi bazı yollarla şehvet hissederse nikâhı bozulacağından, kendisini böyle bir durumdan sakınacaktır. Dolayısı ile üvey babanın bırakın üvey kızına tacizde veya tecavüzde bulunmasını, elinin kazara bile olsa üvey kızına değip şehvet hissetmesi ihtimalinden dolayı ihtiyatlı davranacaktır.
Diyanetin ele aldığı konu "hangi hâllerde hürmet-i musaharadan kaynaklanan bir nikâh bozulması söz konusu olur, hangi hâllerde söz konusu olmaz" meselesidir. Bu noktada "Babanın kızını kalın elbiselerden tutarak ya da vücuduna bakıp düşünerek, şehvet duyması, bu tür bir haramlık oluşturmaz." demekle "babanın bunu bile bile yapması haram olmaz" gibi bir şey kastedilmemektedir. Nikâhın bozulması ve tekrar nikâhlanmanın haram olması konusu kastedilmektedir. Zaten burada anlatılan şehvet duyma konusunda samimi bir Müslümanın kızına bile bile şehvet duymak maksadıyla dokunması veya ona bakarak hayal kurması söz konusu olamaz. Kazara dokunduğunda veya konuşurken baktığında istemeyerek böyle hislerin ortaya çıkması kastedilmektedir. Kişinin haram işlemesi elinde olmadan akla gelen düşünce ile değil bir şeyi bilerek ve isteyerek yapması ile olur.
Hürmet-i musahara konusunda mezhepler arasında görüş ayrılığından da bahsedilmektedir. Ayrıntılı bilgi almak isteyenler bu konuyu arama motoruna "hürmet-i musahere" yazıp aratarak bulabilirler.