Azerbaycan'ın başkenti Bakü'nün işgal edilmesi ile gerçekleştirilen katliam.
Bunun savunulacak bir tarafı olmamasına rağmen 20 yanvar ile Hocalı arasındaki farkı bilmeyen elemanlar «oşoğodoko kotloomloron hosobono vor onco» demeye kalkabiliyor.
Osmanlı zamanında Ermenilere «millet-i sadıka» deniyordu. Sözde Ermeni soykırımından yani tehcirden kısa bir süre önce Osmanlı hükûmetinde Noradunkyan adında Ermeni asıllı dış işleri bakanı bile vardı. Ermeniler emperyalist ülkelerin tesir alanına girmeye başladıktan sonra işler değişti.
Aşağıdaki katliamlar Ermeniler tarafından Türklere yapılan katliamlardır:
1) 6 Şubat 1905 Birinci Bakü katliâmı
2) 5 Mayıs 1905 Nahcivan katliâmı
3) 23 Mayıs 1905 Revan katliâmı
4) 3 Haziran 1905 Eçmiedzin katliâmı
5) 13 Haziran 1905 Cebrayıl katliâmı
6) 16 Ağustos 1905 Birinci Şuşa katliâmı
7) 12 Temmuz 1905 ikinci Şuşa katliâmı
8) 20 Ağustos 1905 ikinci Bakü katliâmı
9) 26 Eylül 1905 Cavanşir katliâmı
10) 18 Kasım 1905 Gence katliâmı
11) 24 Kasım 1905 Tiflis katliâmı
12) 22 Ocak 1906 Gazah katliâmı
13) 29 Temmuz 1906 Zengezur katliâmı.
30 Mart - 01 Nisan 1918’de Bakü’de Ermeni Bolşevikleri tarafından on iki binden fazla sivil insan katledilmiştir. Üç gün süren Ermeni katliâmı Azerbaycan tarihinin kanla yazılmış bir tarihidir. Bu katliâmda Taşnaksutyun partisi üyesi Mikoyan’ın çete başlığını yaptığı “Kırmızı Tabor” birlikleri de aktif yer almıştır.
Kafkasya’da Ermeni komitelerinin ve onların çetelerinin gerçekleştirdiği katliâmlar sadece Bakü’yle sınırlı kalmamış, Nisan ayının ilk günlerinden itibaren Şamahı, Guba–Haçmaz, Lenkaran, Hacıkabul ve Salyan’da da gerçekleştirilmiştir. (Konuyla ilgili bilgiler 1. Dünya Savaşı'ndan Günümüze Azerbaycan- Ermenistan ilişkileri adlı doktora tezinde bulunmaktadır.)
Sovyetler Birliği'nin dağılmasına yakın Azerbaycan toprağı olan Karabağ Sovyetler Birliği tarafından Ermenistan'a bağlanacaktı. Azerbaycanlılar bu duruma tepki olarak sokaklara dökülerek gösteriler yapmaya başlamıştır. Bu gösterilere karşı Sovyetler ordusu Bakü'ye girerek sivil halkı katletmiştir. 20 yanvar hadiseleri bu şekilde olmuştur.
Ermenistan'da yaşayan Türklerin Ermenistan'dan kovulmasına yönelik olarak başlayan hareketlere karşılık Azerbaycan tarafında da birtakım hareketler gerçekleşmiştir, bu hareketlere katliamdan ziyade pogrom adı verilmektedir. Bu hareketler sırasında sivil Ermeniler de zarar görmüş, çok sayıda Ermeni hayatını kaybetmiştir. Ama nedense bu konuda Ermenistan tarafının sesi daha çok çıkmakta, sanki Türkler durup dururken Ermenileri öldürmeye başlamış gibi bir izlenim bırakılmaya çalışılmaktadır.
Sivil halkın ölümünde ölen Türk de olsa Ermeni de olsa üzücüdür. Ama bu hadiseleri kimler başlattı, kimler devam ettirdi ve ettiriyor, bir de buna bakın. Bugün dünyanın Azerbaycan toprağı olarak kabul ettiği Karabağ'da hâlâ bir de facto Ermeni devleti bulunuyor. Bu da Ermenistan tarafının işgalci siyasetini ortaya koyan bir durumdur. Bu işgalci siyaseti gölgede bırakmak için sözde soykırım iddialarının yanısıra uydurma tarih tezleri de öne sürülüyor.
Hititler zamanında Hayasa adında bir bölge bulunuyordu. Güya Ermenistan Hayasa'nın devamıymış gibi Ermenicede Ermenistan'a Hayastan, Ermenilere Hay adı verilmektedir. Dilleri Ermeniceye benzemediği hâlde Urartular Ermenilerin ataları gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Sözde «Türkler Anadolu'da işgalci, Türkler Ermenilerin topraklarını ellerinden almış». Gerçekte ise Türkler Anadolu'ya girdiğinde Ermeniler Bizans ile iran arasında kalmış, şamar oğlanı gibi iki taraftan dayak yiyen bir halk konumuda iken Türklerin gelmesiyle rahat yüzü görmeye başlamıştır. Bu rahatlığı gören Ermeniler millet-i sadıka diye anılacak şekilde Osmanlı devletine bağlılık göstermiştir. Emperyalistlerin oyununa gelinceye kadar Ermeniler nazırlık dahil çeşitli devlet kademelerine bile girebilmişlerdi.