Önce almanca bilmek gerekir. Sonra Niçenin dilini bilmek gerekir. (bkz: niçece) bunu bilmek içinde ya niçe olmak gerekir ya da niçeyi kavramak gerekir.
Nietzsche'yi iyi çevirmek için de çok iyi almanca bilmenin yanında alman felsefesini/felsefenin gelişim sürecini iyi takip etmiş olmak esastır. Yoksa adama demediği şeyi söyletmiş, dediğini söyletmemiş olursun.
Ve niçe' de gerçekten kendine has uslubuyla iyi çeviriler için en zorlayıcı yazarlardandır.
Onu çevirmek onu anladığı iddiasını taşır çeviren için. Gerçekten de cesaret gerektirir.
Niçe en başta konuştuğu dili kendi ilginç düşünce yapısının diline has bir biçimde kullanan, onu bozan biridir.
Genel itibariyle değinilen konuların -kendisinin- bir çetrefili yoktur. Yeniliği, alışılmadık, benzersiz oluşu, farklı yorumu, sarsıcı iddiası vardır.
Hadi be deli, sen de! diyebilirsiniz. aykırı ama çok hoş ve bir çok tarafıyla doğru da diyebilirsiniz.
Delice ama güzel, ama doğru..
Niçe ortaya koyduğu fikirlerde, çogu zaman belirsizlikler de barındırır. Konular içinde Hızlı geçişleriyle bir çok şeyi havada bırakır.
Onu anlamamak ya da zor anlamak onu dahi büyük adam yapmaz.
Farklı ve söylenmemiş şeyler söylemek geride bazı belirsizlikler bırakmak, Kendinden öncekileri beğenmemek, boyna eleştirmek,
Düşüncelerini ifade ediş biçiminde rahat davranmak, düşüncesine karşılık düşen yazılarının kendisi dışında bir başkasında bire bir aynı çağrışımları yapamayacak olması bunun için gayret de göstermemesi onun değerini belirlemede yanıltıcı oldu belkide.
Delice çıkışlar yapmanın tutulacak bir yanı olabilir. Her şeyi tersine çevirip bakmanın, ters açıdan görmenin de.
Yine de niçeye gelene dek okunması icab eden zirilyontane yazar vardır. Dolu bir kafayla okumalı onu ki onu doğru değerlendirebilelim.
Ve mümkünse alamanca olmadı ingilişçe. Anadil kadar hakim değilseniz mecburi türkçe.