Gecenin bir yarısıydı, karanlık bulutların arkasına gizlenmiş bir ay ışığı tek aydınlıktı. Rüzgarın arada bir ağaçlara üfleyip, yaprakların çıkardığı o hışırtılar içinizin ürpermesine yetiyordu ki, o sırada hızlı adımlarla yürüyen ayak sesleri kulağınıza ilişivermişti. Bir anda gök gürlemeye başlar ve karşı caddede duran siyah giyinimli şahış gözünüze çarpar. Öylece size doğru bakmaktadır. Karanlıkta yüzünü göremiyorsunuzdur ve yağmurun başlaması sizin oradan kaçıp gitmenize bir bahane olmuştur. Aracınıza doğru hızlıca koşarsınız ve içine girdiğinizde bir rahatlama gelmiştir lakin, dikiz aynasına baktığınızda arka koltukta korkunç bir yaratık oturmaktadır. Ağzınızı kapatır kapatmaz karanlık çöker gözlerinize.