şüphesiz uykusuz geçecek olan bir gecedir. sabahlara kadar oturur yazarsınız, müzik dinlersiniz, kitap okursunuz ama kalbinizin ağrısını geçiremezsiniz bir türlü. hayaller kurarsınız, bir şekilde bir yerlerde sevgilinizin yüzü gelir gözlerinizin önüne. sürekli hesaplaşırsınız kendinizle; 'neden bitti? biz şimdi ayrıldık mı yani ama nasıl olur? neden, neyi paylaşamadık ki? sorun bende miydi ki acaba? çok mu üstüne gittim onun?' bu sorular gözlerinizi yaşartana kadar çıkmaz kafanızın içinden.
bir de yok mu, acı çekeceğinizi bile bile sürekli romantik müzik eşliğinde sevgilinin resimlerine bakıp ağlamak? arka fonda bir müzik ve aklınızda sevgilinizle yaşadığınız tüm anılarınız...
insanın içini en çok sızlatan şeyse artık telefonunuzun çalmayacak olmasıdır. o deli dolu, sabahlara kadar süren konuşmalar, mesajlaşmalar olmayacaktır artık. olsa da eskisi gibi olamayacaktır en azından.
sabaha karşı daldığınızda rüyanıza sevgilinizin girmesi büyük bir ihtimaldir. bilinçaltınızdaki o 'yeniden barışma' arzusu rüyalarınıza işler. uyanana kadar sevgilinizle barışmış olduğunuzu, herşeyin eskisi gibi olduğunu görürsünüz, mutluluklardan mutluluk beğenirsiniz. sabah olup ta gözünüzü açtığınızda ne yazık ki hiçbirşey eskisi gibi değildir.