tanrı inancı kimilerinin içinde olan, bilime göre insanın genetiğine bağlı bir olgu. fakat az önce şöyle bir tongaya düşürüldüm ki hakikatten inanç boyutuma dair sır kapısı açıldı diyebilirim. şimdi, bayadır zihnimi meşgul eden bir durum vardı. HEp şunu düşünmüşümdür, tanrı'nın sıfatlarının, kadrinin sonsuzluğuna amenna, lakin bir insanın hafsalasının almayacağını, kaldıramayacağı yükü neden sırtımıza yükler? yani, tanrı insan olmayı denemiş midir ki bize büyük sorumluluklar, vazifeler isnat etmiş. şu örneği hep vermişimdir, ulan ben age of oynarken bile köylü hemen yanıbaşındaki köylüyü koyunu kesmeyi yapmıyor diye öldürmüyorken tanrı beni hakikatten zor bir sınavdan geçirirken yapamadıklarımdan dolayı suçlu görsün, cehennemine atsın. yani bunu oldum olası anlamamışımdır. fakat entrye konu olan hadiseden sonra bu mevzuuyu çok iyi idrak ettim diyebilirim. entrye konu olan hadiseye gelirsek:
az önce lavabodan çıktım, fakat tam ellerimi yıkayacağım sırada lavaboda ufacık bir karınca gördüm. Şimdi düşünürsek milimetrenin bile yarısı diyebileceğimiz bu karınca için ben bir tanrıyım. yani onun ve bağlı bulunduğu koloni için yapabileceklerimin bir sınırı yok aslında, hayal bile edemeyeceklerini gerçekleştirebilirim. bir hareketimle belki kıyametlerine sebep olurum, yuvalarını seller basabilirim, yuvaları başlarına yıkılabilir vs.. Şimdi bu karıncanın lavaboda su altında kalmasını istemediğim için bir süre bekledim, fakat bu karıncacık kendi iyiliği için bile olsa lavabodan fayanslara doğru bir hamlede bulunmadı. bekledim. bekledim. Ama karınca hep suyun olduğu noktaya doğru hareket ediyor, üflüyorum, az sonra musluktan akacak şelale ile buluşmaması için elimden geleni yapıyorum ama karınca hala lavabonun içinde mıy mıy hareket ediyor. hemen hemen 1 dakikaya tekabül eden süreçten sonra karıncayı ezdim. evet, ben bir karıncanın ufacık bir hareketine tahammül edememiştim. Kaldı ki tüm hamlelerim, çabalarım aslında karıncanın iyiliği içindi. Fakat karınca bunu göremedi. Düşündüm, ulan dedim belki kainatta bizim de kavrayamayacağımız durumlar için tanrı iyiliğimizi istiyor, şunu yapmayın bunu yapmayın diyor ama bizim kafamız basmıyor.
işte tüm savlamalar, diyalektik, teoloji, agnostizm cart curt hepsi çaresiz kaldı. inanılmaz bir deneyimdi hakikatten, şimdi artık daha doğru bakabiliyorum sanırım.