kimsen yok, yalnızsın. herkes, olması gerektiği kadar hayatında, en büyük acılarında da en şahane kahkahalarında da, olması gerektiği kadar evet, bu kısmı mühim. Tek gerçek evlat ve onun için varlığını sürdüregelen sen. Kalp sanırım bir kere kırılıyor.
çaresizsin, yavru ateşler içinde, bu halde kreşe gidemez. sen daha önce alınmış randevulardan ötürü lanet olası işine gitmek zorundasın ve bulunduğu şehirde senin imdadına gelecek bir allahın kulu yok, ki telefonun ucunda da yok koşsun gelsin, çaresizsin. ankara ayazı gibi gerçek düşüyor dibine, kimsen yok. bir bakmışsın en büyük çıkmazlarda en canını silmişsin, öyle işte.
ne mi yaptım son çare; bir akrabam vardı, ev telefonu ezberimde kalmış, hafızam kuvvetlidir. ağlayarak aradım; sabah henüz 7 değil, hemen gel dedi, yavruyu bıraktım öğlene kadar bitirdim işi, sonrası kulağa küpe. bebe de domuz gribiymiş meğer