15 temmuz romanı yarışması

entry3 galeri
    1.
  1. nasıl gözümden kaçmış bu mevzu dediğim dangalaklık.

    efendim bu Bahçelievler belediyesi bir yarışma düzenliyormuş. bu bir "roman" yarışması. yani kitap yazması isteniyor yarışmacılardan.

    birinciye 50000tl, ikinciye 35000tl, üçüncüye de 20000tl ödül varmış.

    jüri üyelerini de tanımıyorum açıkçası pek beni ilgilendirmiyor da, bilumum ampul kafalı çomarlardan oluştuğuna dair bahse girmeye bile tenezzül etmem.

    "abi ben öyle 2 entry girip yalamam, kitap yazarım gerekirse gırtlağıma kadar alırım" diyenlere duyurulur efendim, buyrun...

    http://www.15temmuzromani.com/

    http://www.bahcelievler.i...mmuz-roman-yarismasi.aspx

    bu 15 temmuz denen nanenin, Klibini yaptılar, filmini yaptılar, marşını yaptılar, zibilyon tane anıtı dikildi, ama bu roman yazma işi artık dıngıllık seviyesinin ne noktaya geldiğinin kanıtı.

    15 Temmuz'un "romanı" olmaz.

    Bir kere "olayın" romanı olmaz, "insanın" romanı olur.

    Bu durumda, dört-beş ayda alelacele kaleme alınacak bir eser, ne kadar başarılı olursa olsun, ancak "romanse" edilmiş, yani roman gibi okunacak bir kalıba dökülmüş "vakayiname" olur.

    Eğer bütün bütüne bir "güzelleme" olmayacaksa...

    O zaman da ona roman denmez...

    ...diye düşünüyordum ki, jüri üyeleri içerisinde hangi isme rastlasam beğenirsiniz?

    Doğan hızlan amına koyayım!

    oha! o da yalamaya başlamış! kim kime dum duma... doğan Bey'in herkesten iyi bilmesi gerekir böyle roman olamayacağını ama biz de belediyenin jüri üyelerine kaç lira "hakk-ı huzur" ödeyeceğini bilmiyoruz.

    Roman kahramanı, "drama" düşmüş insandır. 15 Temmuz şehitlerinin yaşadıkları "dram" mı?

    Roman kahramanı, sıradan insanın kolaylıkla atlayıp geçeceği engellere takılır, beklenmedik tepkiler verir. Böylece dram ortaya çıkar.

    Roman kahramanı olmasaydı, Raskolnikov tefeci kocakarıyı öldürmeyi aklından bile geçirmezdi. Emma Bovary yaptığı yanlışları kocasına itiraf eder, af dilerdi. Anna Karenina dostundan ayrılıp yuvasına dönerdi. Julien Sorel patronun karısına sarkacağına, ona aşık olan ve siyasi görüşleri de uyuşan o hanım hanımcık hizmetçi kızla evlenir (çeyizini de ikisini de çok seven patron yapıyor sevabına!), 1830 ihtilalinden sonra mebus, hatta Üçüncü Napoleon devrinde Eğitim Bakanı bile olurdu. Ama o, yediği haltlar yüzünden idama gitti.

    velhasıl-ı kelam bu safsatayı ilgiyle takip edeceğim. ortaya çıkacak boktan eserleri de okuyacağım.

    itin götüne sokabilmek için önce okumamız gerekir...
    12 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük